Pazar, Temmuz 20, 2025
Ana Sayfa Blog Sayfa 356

ALİKEV’in Düş Elçileri’nin Yürütücülüğünde Hayata Geçirdiği İlk Podcast Programı Yayında

ALİKEV’in Düş Elçileri’nin yürütücülüğünde hayata geçirdiği ilk podcast programı yayında! 💛 🥳

“Gençlerin Agorası”, gençlerin belirlediği konular ve konseptlerle her hafta yeni bölümü ile dinleyicilerle buluşacak.

ALİKEV’de ve ulusal ve uluslararası sivil toplumda gönüllülük, gönüllü hakları, katılım ve aktivizm konularından bahsettiğimiz ilk bölüme linkten ulaşabilirsiniz. ✨

https://anchor.fm/alikev-podcast

 

ALİKEV’in faaliyetlerinden haberdar olmak için;

https://www.facebook.com/aliismailkorkmazvakfi/

https://twitter.com/Alikev_org

https://www.instagram.com/aliismailkorkmazvakfi/

 

Sivil Toplumda Kadın Olmak: “Erkek STK’lar Dünyasında Mücadele Etmek”

Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitsizliği kaçınılmaz olarak sivil alanda da yaygın. Araştırmalar ve bu yazıda deneyimlerini paylaşan kadınlar, kadın ve LGBTİ+’lara yönelik cinsiyet temelli ayrımcılık konusunda ortaklaşıyor. Türkiye’de genel olarak sivil toplumun hâlâ “erkek ve ağırlıkla yaşlı STK’lardan oluşan bir dünya” olduğunu gösteren saptamalar, hak temelli STK’larda da geçerli görünüyor. Sivil toplumda “acil” sorunlardan toplumsal cinsiyet eşitliğine sıra gelmiyor.

SİVİL TOPLUMUN MEVCUT DURUMU

Sivil toplumda kadın ve LGBTİ+ bireylerin mevcut durumunu toplumsal cinsiyet eşitliği dinamikleri özelinde incelerken, Türkiye’deki sivil toplumun genel durumuna değinmek gerekiyor öncelikle. Sivil toplum demokratik bir toplumun tesisi için hayati bir role sahip; zira yasama, yürütme, yargı erki ve medyadan sonra “beşinci güç” olarak tanımlanıyor. Öte yandan, kamu sektörü ve özel sektörün yanında “üçüncü sektör” olarak tarif ediliyor.

Resmi verilere göre, Türkiye’de faal 121 binin üzerinde dernek, 6 bine yakın vakıf, 600 civarında sendika, 3 bin oda ve 53 bin kooperatif bulunuyor. 84 milyon nüfuslu Türkiye’de dernek üye sayısı 12 milyon civarında. Nüfusa oranladığımızda, bu oran gelişmiş ülkelere kıyasla oldukça düşük. Dernek organlarına seçilen üyelerin cinsiyetlere göre dağılımı ise 2018 yılına ait verilere göre şöyle: Kadın üye sayısı, 1.851.963 (yüzde 18.85),  erkek üye sayısı, 7.974.192 (yüzde 81.15).

Son yıllarda STK’ların faaliyet alanlarının çeşitlenmesine ve sayılarının artmasına karşın, özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sonrası yaşanan OHAL süreci, mevzuatta yapılan değişiklikler ve pandemiyle ilişkili kısıtlamalar nedeniyle sivil alanın giderek daraldığı, örgütlenme özgürlüğü ihlallerinin arttığı ve bu özgürlüklerin genişletilmesi gerektiğine işaret eden tespitler yaygın olarak dile getiriliyor. Bu gelişmelerin bir sonucu olarak Türkiye’de cinsiyete duyarlı veriye sınırlı ölçüde ulaşılabilmesi, sivil toplumda eşitlik temelinde araştırma yürütmeyi ve analiz raporları üretmeyi güçleştiriyor. Resmî kurumlar cinsiyete duyarlı veri oluşturmada oldukça sınırlı kalıyor. Bu nedenle, Türkiye’de sivil toplumda faaliyet yürüten kadın ve LGBTİ+ların toplumsal cinsiyet eşitliğine dair dile getirdikleri deneyim ve tespitler özellikle önem teşkil ediyor.

TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ VE SİVİL ALAN: KAT EDİLMESİ GEREKEN UZUN YOL

“Toplumsal cinsiyet” kavramı, “kadın-erkek” toplumsal cinsiyet kimlik ve rollerinin pratiklerle şekillendiğini ve değiştirilebilir olduğunu kabul eder. Kavram, kadın, erkek ve LGBTİ+’ların toplum yaşamına eşitlikçi bir düzlemde katılımlarını tanım olarak içerir. UNDP Türkiye tarafından yayımlanan detaylı bir araştırma ise, Türkiye’nin toplumsal cinsiyet eşitliği performansının ülkenin insani gelişmede kaydettiği ilerlemelerin geneline kıyasla gerisinde kaldığını gösteriyor. Türkiye, UNDP İnsani Gelişme Endeksi’ne (İGE) göre son 20 yılda düzenli ilerleme göstermiş ve 2019 yılında 189 ülke arasında 54’üncü sırada (“çok yüksek insani gelişme” kategorisinde) yer almış durumda. Ancak, Türkiye cinsiyete göre ayrıştırılarak Toplumsal Cinsiyete Dayalı Gelişme Endeksi (TCDGE) ile sıralamada dünyada 162 ülke arasında 68’inci sırada bulunuyor ve OECD ülkeleri arasında da TCDGE endeksine göre en alt sırada yer alıyor.

Toplumsal cinsiyet eşitliği alanında gelişmeleri özetleyen bir diğer araştırmaya göre ise Türkiye, “toplumsal cinsiyet eşitliğinde evrensel norm ve stratejilerden giderek daha çok uzaklaşıyor.” Türkiye’de Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini İzleme Yıllık Raporu’nda da gösterildiği üzere, 2018 yılından bu yana devlet resmî belgelerinde, ulusal eylem planlarında ve uygulamada toplumsal cinsiyet eşitliği temel bir norm olarak yer almıyor.

VERİLERLE SİVİL TOPLUMDA CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİ: “ERKEK STK’LAR DÜNYASI”

Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitliğinin durumunu yukarıdaki bilgiler ışığında özetledikten sonra, sivil toplumda eşitsizliğin yansımalarına bakabiliriz. Mevcut bulgular, 60 bin ücretli çalışanın bulunduğu sivil toplum alanında, kadınların sivil toplum kuruluşlarına (STK) katılımının düşük oranda olduğunu gösteriyor. Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü 2019 verilerine göre; dernek organlarına seçilen üyelerin cinsiyet dağılımında kadınlar yüzde 18,85 iken, erkekler yüzde 81,15 erkekler düzeyinde. Karar alma mekanizmalarında erkeklerin yüksek orandaki varlığı, sivil alanda cinsiyet eşitliğinin yaygınlaşmadığını açıkça ortaya koyuyor. LGBTİ+’lar ise sivil alanda daha çok LGBTİ+ hak örgütlerinde ve kadın STK’larında kendilerine yer bulabiliyor.

Türkiye’de toplumsal cinsiyet temelli eşitsizlikler kaçınılmaz olarak sivil topluma da yansıyor. YADA Vakfı tarafından 2018 yılında yapılan kapsamlı bir araştırmada, katılımcıların yüzde 72.3’ü içinde oldukları STK’ların erkek üye ağırlıkta olduğunu söylerken; kadınların ağırlıkta olduğu STK’ların oranı sadece yüzde 10.4. Araştırmaya göre, Türkiye’deki dernek üyelerinin ortalama beşte biri kadınlardan, beşte dördü ise erkeklerden oluşuyor. Bu STK’ların da kayda değer bir kısmının kadın örgütlerinden oluştuğu dikkate alındığında “erkek bir STK’lar dünyası ile karşı karşıya olduğumuzu” görüyoruz. Diğer bir deyişle, nüfusun yarısını oluşturan kadınlar, sivil alanın ortalama onda birini oluşturuyor.

Türkiye’de STK’lara üye olan kadın sayısının yanı sıra, karar ve yönetim organlarında da kadınların varlığı sınırlı. Türkiye sivil toplumundaki kuruluşların yöneticileri ağırlıkla “erkek, orta eğitim seviyeli, orta yaş ve üzeri” kişilerden oluşuyor. YADA’nın araştırmasına göre, sınırlı sayıdaki kadın yöneticilerin ise daha genç olduğu; “30-39 yaş, yüksek eğitimli ve yüksek gelirli bir gruba dâhil olma eğilimleri” söz konusu. Genel olarak sivil topluma dâhil olan kadınların erkeklere kıyasla daha genç yaşta oldukları da söylenebilir. Ayrıca, kadın yöneticiler erkeklere göre sivil alanda daha eğitimliler. Üniversite veya yüksek lisans/doktora diploması sahip olma oranı kadın yöneticiler arasında yüzde 62.1 iken, bu eğitim dilimindeki erkeklerin oranı yüzde 42.3.

Derya Kap

Genç İklim Aktivistleri İklim Salatası’nda Bir Araya Geldi

İklim krizine farklı açılardan bakabileceğiniz ve kolektif bir çabayla ortaya çıkan “İklim Salatası” YouTube kanalı yeni içerikler paylaşmaya devam ediyor. Türkiye’nin dört bir köşesindeki gençler, iklim aktivistleri, greenfluencerlar, uzmanlar, sanatçılar ve gezegenimiz için kaygılanan her birey bu kanalda bir araya geliyor; merak ettiklerine cevaplar arıyor, kendi deneyimlerini ve mücadelelerini paylaşıyor.

Kanalın yeni video serisinde, farklı şehirlerde iklim kriziyle mücadele etmek için bir araya gelen iklim aktivist grupları yer alıyor. Trabzon’dan Bursa’ya ve İstanbul’a kadar, gençlerin kendi inisiyatifleri ile oluşturdukları iklim aktivizm grupları bu seride tek tek ele alınıyor, yerel mücadeleler ve değişim çabaları anlatılıyor.

ABONE OL

Serinin ilk bölümünde “Bursa’ya Temiz Hava” ekibi yer alıyor. Bursa’da hava kirliliğine karşı yürüttükleri çalışmaları, iklim kriziyle mücadelelerini ve kolektif hareket etmenin değişim yaratmadaki rolünü anlatıyorlar.

İkinci bölümde “İklim için Türkiye” ekibi, iklim kriziyle mücadele için yürüttükleri çalışmaları, diğer genç iklim aktivistleri ile kolektif yürüttükleri çalışmaları ve kişisel motivasyonlarını paylaşıyorlar.

Üçüncü bölümde Trabzon’dan “Can Suyumuz” ekibi yer alıyor. Okudukları lisede oluşturdukları gönüllü ekiple, hem kendi yerellerinde su krizine dikkat çekmek için çalışıyorlar .

Serinin dördüncü bölümünde ise İstanbul’dan “İklim Öncüleri” ekibi, mücadelelerini ve diğer genç iklim aktivistleri ile kolektif yürüttükleri çalışmaları aktarıyor.

Kanalda her Perşembe yepyeni bir video, ilham verici bambaşka bir hikaye yayınlanıyor. Sen de şimdi kanala abone olarak iklim kriziyle mücadele için bir adım daha ve belki de ilk adımını atabilirsin!

Feminist Okuma Grubu Başlıyor

Sisterslab Feminist Okuma Buluşmaları Başlıyor!

Feminist, queer kitapları ve metinleri inceleyeceğimiz, yürütücülüğünü Büşra Eliyatkın’ın yapacağı okuma tartışmalarımıza katılmak için seni Slack kanalımıza bekliyoruz.

İlk toplantımız 3 Ekim 2022, Pazartesi günü saat 21:00’da gerçekleşecek. Slack topluluğumuza linke tıklayarak katılabilirsin!

https://sisterslab.slack.com/join/shared_invite/zt-1fmzt7xed-mi1BXfyFdKew8YK4HLD~ZQ

Engelsiz Filmler Festivali “Kısa Film Yarışması”nın Jüri Üyeleri Belli Oldu

Bu yıl 10’uncu kez seyircisiyle buluşacak olan Engelsiz Filmler Festivali kapsamında ikincisi gerçekleştirilecek “Kısa Film Yarışması”nda finale kalan filmleri değerlendirecek jüri üyeleri belli oldu.

Puruli Kültür Sanat tarafından düzenlenen ve 14-16 Ekim tarihleri arasında fiziksel gösterimleriyle Eskişehir’de başlayıp, 17-23 Ekim tarihleri arasında Ankara’da ve çevrim içi olarak tüm Türkiye’de sinemaseverlerle bir araya gelecek olan “Engelsiz Filmler Festivali” kapsamında ikinci kez “Kısa Film Yarışması” gerçekleştiriliyor.

“Kısa Film Yarışması” ile kısa film türünün gelişimine destek olmak, bu alandaki üretimin artmasını teşvik etmek ve türün yönetmenlerine katkıda bulunarak, kısa film severler ile yönetmenleri bir araya getirmek amaçlanırken; yarışmanın bu yılki jürisinde yarışmanın bu yılki jürisinde KLAPPE AUF! Kısa Film Festivali Direktörü Andreas Grützner, yönetmen Jale İncekol ve Hezarfen Film Galeri Kurucu Direktörü Nesim Bencoya yer alıyor.

Bu yıl para ödülünün de dahil edildiği “Kısa Film Yarışması”nda jüri üyelerinin belirleyeceği En İyi Yönetmen ve En İyi Senaryo’ya 500’er USD, En İyi Film’e ise 1000 USD ödül takdim edilirken; izleyiciler de verdikleri oylarla Seyirci Özel Ödülü’nü belirleyecek. Ödül alan isimler 22 Ekim Cumartesi akşamı duyurulacak.

 

“Kısa Film Yarışması”nın Finalinde 13 Kısa Film Yarışacak

“Kısa Film Yarışması”na bu yıl 19 farklı ülkeden 90 kısa film başvuruda bulunurken; Uluslararası Farklı Perspektifler Festival Direktörü Hülya Demirden, kültür yöneticisi İmre Tezel ve yazar-yönetmen Murat Emir Eren’den oluşan ön eleme jürisi tarafından belirlenen finalistler içerisinde 3 yerli, 10 yabancı yapım olmak üzere toplam 7 farklı ülkeden 13 kısa film bulunuyor.

Yarışmanın finalistleri arasında Ali Kıvanç Güldürür’ün genç bir çift olan Bilal ve Aylin’in, gecenin bir vakti mahallelerindeki bir evde yaşanan kavgaya tanık olmasıyla gelişen olayları konu aldığı Komşu Sesler (Neighbouring Sounds); Elshad Elsever’in savaş nedeniyle yerinden edilmiş olan Umid’in, işgal altındaki evine dönmek için son umudu olan anahtarları kaybetmesiyle başlayan olayları konu alan Anahtar (The Key); Farnoosh Abedi’nin bitki yetiştirmeye dahi izin vermeyen gazcılar ordusunun işgal ettiği topraklarda, askerlerden birinin tozun derinliklerine gömülü bir tohum bulmasıyla başlayan devrim niteliğindeki olayları anlattığı Gazcılar (The Sprayer); Hilke Rönnfeldt’in ölümcül domuz gribinin yayılmasını önlemek için Danimarka ve Almanya arasına inşa edilen çitin, Ebba ve sevgilisi Jona’u ayrı düşürmesini anlatan Çit (Fence); Jamilia Azizova’nın aile hayatını genişletmek için atılan kutsal bir adımın, hayaller uğruna verilen bir savaş ve kabusa dönüşmesini ele alan Gölgeler (Shadows); Jane Ashmore’un başrolünde İngiliz otizimli TV ve sinema oyuncusu Jules Robertson’ın oynadığı ve otizm ile ilgili bir yapımın ötesinde seyircileri, otizmli bir insanın bakış açısından düşünmeye çağıran Aşk (Love); Jane Devoy’ın bekar bir ebeveyn olan hemşire ve iki kızının, karantina sürecinin ilk günlerinde verdiği mücadeleyi ele alan Sohbet (Chatter); Majid Mirhashemi’nin fanatik bir koca ve kızının geleceği için mücadele eden bir kadının hikâyesine yer veren Karantina (Quarantine); Margarethe Baillou’nun aralarında onlarca yıl bulunmasına rağmen aynı yerde, yan yana yaşamış olan ressam, yazar ve modern bir balerini, tek bakışta gösteren bir yarı animasyon olan Ve Böylece Başlıyorum (And So I Begin); Mehdi Mahaei’nin uluslararası bir film festivalinden ödülle dönen bir kadın yönetmenin, ülkeden ayrılırken yaşadığı zorluklara odaklanan Galip (A Winner); Muaz Güneş’in kaderin mi aşkı, yoksa aşkın mı kaderi kovaladığını sorgulayan Yasemin (Jasmine); Önder Menken’in dünya üzerinde oynanan oyun ve entrikaların, insanlığın geleceğini karartan hikâyelere dönüşmesinden bahseden Oyun (Game); Ziba Karamali ve Emad Arad’ın babasının on üç yaşındaki Parsa’dan gizlemeye çalıştığı sırrı anlatan Takas (Barter) filmleri yer alıyor.

Festivalde Yer Alan Tüm Filmler Bu Yıl da Erişilebilir ve Ücretsiz

Engelsiz Filmler Festivali, fiziksel gösterimlerle 14-16 Ekim tarihleri arasında Eskişehir’de Yunus Emre Kültür Merkezi’nde, 17-23 Ekim tarihleri arasında Ankara’da Büyülü Fener Kızılay Sineması’nda ve çevrim içi olarak eff2022.muvi.com üzerinden tüm Türkiye’den sinemaseverlerle bir araya gelecek. Festival filmleri, web sitesinden açıklanan gün ve saatlerde salonda ve çevrim içi platform üzerinden ücretsiz takip edilebilecek. Engelsiz Filmler Festivali’nde film gösterimlerinin yanı sıra programda yer alan film ekipleri ile yapılacak söyleşiler de festivalin YouTube kanalı üzerinden erişilebilir olarak izlenebilecek.

 

Festival, her yıl olduğu gibi bu yıl da tüm gösterimlerini ücretsiz olarak sinemaseverlere sunacak.

Sinemaya Eşit Erişime Destek Veren Tüm Destekçilerimize Teşekkürler

Puruli Kültür Sanat tarafından düzenlenen Engelsiz Filmler Festivali’nin destekçileri arasında ABD Büyükelçiliği, AB Delegasyonu, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi ve Ankara Büyükşehir Belediyesi bulunuyor.

Festivalin medya sponsorları arasında ise BirGün Gazetesi, Cumhuriyet Gazetesi, Altyazı Dergisi, ArtDog İstanbul, Kafa Dergisi, ab-ilan.com, artfulliving.com.tr, beyazperde.com, bianet.org, bidolusinema.com, gazeteduvar.com.tr, filmarasidergisi.com, lavarla.com, sadibey.com, sanatatak.com, sanatokur.com, sinemalar.com ve t24.com.tr yer alıyor.

Programında yer verdiği tüm filmleri sesli betimleme ve ayrıntılı altyazı ile sinemaseverlerle buluşturan “Engelsiz Filmler Festivali”, yan etkinliklerini de erişilebilir olarak gerçekleştiriyor.

Festival hakkında ayrıntılı bilgi için www.engelsizfestival.com adresi ziyaret edilebilir.

www.engelsizfestival.com

instagram.com/engelsizfestival/

facebook.com/engelsizfestival/

twitter.com/engelsizff

“STEAM ile Denizleri Koruyorum” Projesinde Öğretmen Eğitimleri Tamamlandı

TURMEPA VE D-MARİN İŞBİRLİĞİ 8’İNCİ YILINDA!

“STEAM ile Denizleri Koruyorum” Projesinde
Öğretmen Eğitimleri Tamamlandı

DenizTemiz Derneği/ TURMEPA ve D-Marin işbirliğinin 8’inci yılında öğretmenler bir kez daha “STEAM ile Denizleri Koruyorum” Projesinde buluştu. Muğla ve Aydın’dan projeye katılan öğretmenler TURMEPA eğitimleriyle deniz ekosistemi, denizlerin önemi, sıfır atık, Sıfır Atık Mavi hakkında bilgi sahibi olurken, denizleri korumak için STEAM’e dayalı projeler geliştirdiler.

DenizTemiz Derneği/ TURMEPA ve D-Marin işbirliğiyle hayata geçirilen STEAM ile Denizleri Koruyorum Projesi 8’inci yılında öğretmenlerle buluştu. Muğla ve Aydın’dan projeye katılan 12 öğretmen 5-9 Eylül tarihleri arasında TURMEPA tarafından verilen eğitimlerle deniz ekosistemi, denizlerin önemi, sıfır atık, Sıfır Atık Mavi hakkında bilgi sahibi oldular. Öğretmenler 5 günlük hizmetiçi eğitici eğitimi sürecinde STEAM eğitimi alarak Microbit ile çalışmalar gerçekleştirdi ve projeler üretti. D-Marin Göcek ve TURMEPA’nın Fethiye Deniz ve Kıyı İnceleme Merkezi’ndeki Sualtı Atık Sergisi’ni ziyaret eden öğretmenler keyifli zaman geçirdi.

D-Marin Göcek evsahipliğinde, D-Marin Turgutreis ve D-Marin Didim işbirliği ile gerçekleştirilen eğitmen eğitimlerine Muğla İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Didim İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü de destek verdi.

Proje grupları kurulacak
Denizel konuların yanı sıra öğretmenler 5 gün boyunca ERTEV uzmanlarınca verilen STEAM ve kodlama eğitimlerine katılma imkanı da buldular. Bu eğitimlerden sonra öğretmenler, kendi okullarında proje grupları kurarak öğrencilerine denizler ve STEAM konusunda eğitim verecek.

Her ay çevrimiçi öğretmen ve mentor toplantıları düzenlenecek olan projede, öğretmenler STEAM ile ilgili proje geliştirme aşamalarında diğer öğretmenlerle fikir alışverişinde bulunma imkanına sahip olacak ve ERTEV uzmanlarının yönlendirmesiyle projelerini iyileştirme fırsatı bulacak, sonrasında öğrenci projeleri çeşitli kategorilerde değerlendirilecek.

TURMEPA Hakkında:
1994 yılında Sayın Rahmi M. Koç’un kurucu başkanlığında, Deniz Ticaret Odası ile birlikte kurulan TURMEPA, 25 yıl içinde Türkiye’nin önde gelen deniz odaklı sivil toplum kuruluşu haline geldi. 1995 yılında yayınladığı “Denizleri Koruma Deklerasyonu”, IMO, UNEP, The Club of Rome, ICS ve IUCN gibi organizasyonların uluslararası platformlarda desteklerini alan TURMEPA, 19 Haziran 2000 tarihinde Bakanlar Kurulu’nca alınan kararla, kamu yararına çalışan dernek statüsünü elde etti.
28 yılda TURMEPA,
• 8,5 milyon kişiye çevre dersleri vererek denizlerimizi sevdirdik, 24 bini aşkın eğitimci yetiştirdi,
• Dijital eğitim içeriklerimiz Milli Eğitim Bakanlığı’nın EBA platformunda 540 bin defa görüntülendi,
• Gönüllü sayımız 10 bini aştı.
• Atık toplama teknelerimiz ile 43 milyon litre sıvı atık topladı,
• 2.8 milyon kilogram katı atığın denizlere karışmasını önledi,
• 2019 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile birlikte Sıfır Atık Mavi seferberliğini başlattı ve bu projeyle bakanlık tarafından özel ödüle layık görüldü.

D-Marin Hakkında:
2003 yılında kurulan ve merkezi Yunanistan’da bulunan, seçkin yat marinalarının lider işletmecisi D-Marin, Yunanistan, İtalya, Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri, Karadağ ve Hırvatistan’da toplam 10.000’e yakın iskele ve 2.000’den fazla gemiyi ağırlayabilen kuru havuz tesislerine sahip 16 marina işletmektedir. D-Marin, özel müşterilerine ve iş ortaklarına üstün kalite standartları ve birinci sınıf müşteri hizmetleri temin ederek müşterilerine zenginleştirilmiş yatçılık deneyimleri sunmak için çalışmaktadır.

Muğla İl Milli Eğitim Müdürlüğü Hakkında:
Muğla Millî Eğitim Müdürlüğü, Millî Eğitim Bakanlığının il düzeyindeki görevlerini planlamak, programlamak, yönetmek, denetlemek, geliştirmek ve değerlendirmekten sorumlu kurumdur.
Müdürlüğümüzün görev, yetki ve sorumlulukları Millî Eğitim Bakanlığı İl ve İlçe Millî Eğitim Müdürlükleri Yönetmeliği ile belirlenmiştir. Bu yönetmeliğe göre Müdürlüğümüzde 20 bölüm bulunmakta olup iş ve işlemler; başta İl Millî Eğitim Müdürü olmak üzere 3 Müdür Yardımcısı ve 9 Şube Müdürünün kontrol ve koordinasyonunda yürütülmektedir.
1.000.773 nüfusa ve 13 ilçeye sahip Muğla ilinde, kendisine bağlı, resmi/özel okul/kurum ve kuruluşların sağlamış oldukları eğitim öğretim hizmetlerinin her aşamasından sorumlu kurum olarak hizmet veren Müdürlüğümüz, 13 İlçe Millî Eğitim Müdürlüğü, 13 Halk Eğitim Merkezi, 7 Öğretmenevi, 4 Rehberlik ve Araştırma Merkezi, 5 Bilim ve Sanat Merkezi, toplam 777 okul ve 296 kurum olmak üzere 1.073 okul/ kurumu bünyesinde barındırmaktadır.
Müdürlüğümüze bağlı okullarda toplam 164.658 öğrenci eğitim görmekte ve 14.005 yönetici/öğretmen eğitim öğretim faaliyetlerini yürütmektedir.

Didim İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Hakkında:
Ülkemizin önemli Turizm cennetlerinden biri olan Didim, 93000 nüfusu ile yaklaşık 13000 öğrenciye sahiptir. Didim İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesinde 46 kurumumuzda 850 öğretmenimiz görev yapmaktadır.
Didim İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü olarak okullarımızda yapılan çalışmalara ek olarak gönüllü öğretmenlerimiz ve idarecilerimiz ile birçok yerel ve ulusal proje yürütmüş ya da destek vermiştir. Aydın geneli “Aydın’ın Kültürel Değerleri” Liseler Arası Kültür Yarışması, öğrenci şiirlerinden oluşan “Didim’den Dizeler” Şiir Kitapları serisi, “Didim Serüveni” ve “Rengârenk Aydın” boyama kitapları, “Kucaklaşma Zamanı Projesi”, “Geri Dönüşümün Kâşifleri”, “Didim Masalını Anlatıyor” Masal Kitapları Projesi, ilkokul ve ortaokul öğrencilerine yönelik “Bizim De Söyleyeceklerimiz Var” Münazara Projesi ve sayısız e-Twinning projesi bunlardan bazılarıdır.
TURMEPA ve D-Marin işbirliği ile daha önceki yıllarda projelere destek veren Didim İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, bu yıl yapılacak çalışmalarda da katkı sunacaktır.

ERTEV Hakkında:
4. Sanayi Devrimi, yerli üretim ve girişimcilik ekosistemlerine yönelik eğitim ve kapasite geliştirmek amacıyla ömrünü üretime ve ülke kalkınmasına adayan, bu toprağın kazancı ile bu toprağa yatırım yapan sayın Fahrettin GÜLENER tarafından 2018 yılında hayata geçirilen ERTEV, Ermetal Şirketler Grubu’nun 50 yıllık tecrübesinin üretici gücünden beslenen bir teknolojik eğitim platformudur.
ERTEV, iş gücü piyasasında gözlemlenen beceri uyumsuzluğunu STEAM yaklaşımı ve Maker bakış açısıyla azaltmayı amaçlar. Kuruluşundan itibaren öğretmen eğitimini vakıf faaliyetlerinin merkezine konumlandırmıştır. Bu bağlamda Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda çalışmakta olan teknik ve alan öğretmenlerini dijital dönüşüm ve otomasyon süreçlerine bağlı ortaya çıkan yeni teknolojileri verimli bir şekilde kullanmaları amacıyla mesleki ve teknik beceri eğitimleri verilmektedir.
Bursa İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile imzalanan Kaynakların Kullanımı, Mesleki ve Teknik Eğitimin Niteliği ve Etkinliğinin Arttırılması Hakkında İş Birliği Protokolü ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı İstanbul Özel Sektör ve Kalkınma Merkezi (UNDP IICPSD) ile imzalanan küresel uzlaşı antlaşması bulunmaktadır.
ERTEV;
• Teknolojinin verimli kullanılması ile değişen iş gücü piyasasının ortaya çıkardığı ihtiyaçların karşılanması,
• Toplumun dezavantajlı kesimlerinin ekonomik ve sosyal hayata daha aktif katılmalarının sağlanması,
• Gençlerin ve dezavantajlı kesimlerin mesleki bilgi ve becerilerin geliştirilmesi ile istihdam edilebilirliğinin arttırılması
• Tüketen değil “üreten” nesiller yetiştirilmesi, hayal et, tasarla ve üret yaklaşımı ile bireylere ‘kendin yap’ kültürünün benimsetilmesi vizyonu ile hareket eder.
Projelerimiz
• Geleceğin Fabrikalarında Mesleki Sektörel Mesleki Eğitim Yetkinlik Merkezi Projesi (İKG PRO)
• Üreten Çocuklar Atölyesi Projesi (GIZ)
• Beceri Geliştirme ve Gönüllülük Yoluyla Sosyal Uyumun Arttırılması Projesi (IOM)
• Uzman Atölye İşgücü Yetiştirme ve İstihdam Projesi (SOGEP-BEBKA)
• İmalat Sanayisine Yönelik Dijital Dönüşüm Eğitim Merkezi Projesi (SOGEP-BEBKA)
• Eko-Akıllı Okullara Daha İyi Geçiş İçin STEAM Odaklı Kitlerin Geliştirilmesi Projesi (Eco-Smart) Erasmus+
• Maker Karavan Projesi (HP)

YADA Vakfı’ndan “Sivil Toplum-Siyaset İlişkisi Araştırması”

YADA Vakfı’ndan “Sivil Toplum-Siyaset İlişkisi Araştırması”

Sivil Toplum ve Siyaset Birbirini Yeterince Tanımıyor

YADA Vakfı’nın Sivil Toplum-Siyaset İlişkileri araştırması, siyaset ve sivil toplumun birbirini yeterince tanımadığını vurgularken, siyasetin sivil toplumu yalnızca talep eden taraf olarak görme eğiliminde olduğuna dikkat çekiyor. Araştırmanın bulgularından biri de siyaset alanındaki daralmanın toplumsal etkiyi azalttığı yönünde.

Türkiye sivil toplumunun kararlar ve kanaatler üzerinde daha etkili olabilmesi için bir dizi çalışma yürüten YADA Vakfı, çalışmalarına bir yenisini ekledi. YADA Vakfı tarafından 2021 yılında yürütülen “Sivil Toplumun Siyaset ve Karar Mekanizmalarıyla İlişkilerinin İncelenmesi” araştırması, Türkiye’de sivil toplum ve siyaset arasındaki diyalog, ilişki ve iş birliklerinin mevcut durumunu incelemek, bu alandaki boşlukları ve ihtiyaçları tespit etmek üzere gerçekleştirildi. Araştırma; masabaşı çalışması, derinlemesine görüşmeler ve sivil topluma yönelik uygulanan çevrimiçi anket ile nicel ve nitel yöntemlerin bir arada kullanıldığı bir metodolojiyle yürütüldü. Raporda yer alan bulgular ve tespitler yoğunlukla; sivil toplum temsilcileri, siyasetçiler (milletvekilleri, belediye başkanları, bakanlık temsilcileri), akademi ve medyadan kanaat önderleriyle yapılan derinlemesine görüşmelerin çıktılarını içeriyor. “Türkiye’de sivil toplum ve siyaset ilişkisi nasıl etkin olabilir?” sorusuna yanıt niteliğinde öneriler de içeren araştırmanın çıktıları, orta ve uzun vadede sivil toplumun karar ve kanaatlere olan etkisinin artmasına katkıda bulunmayı hedefliyor.

Siyaset ve sivil toplum birbirini yeterince tanımıyor

Araştırmanın en önemli çıktılarından biri; siyaset ve sivil toplumun birbirini yeterince tanımaması tespiti. Siyasi aktörler, sivil toplumu ve işlevini tanımlarken kendilerinin bugüne kadar ilişki kurduğu kurumlar veya görünür olan yapılar üzerinden bir değerlendirme yapıyor. Bununla birlikte, siyaset, sivil toplumu yalnızca talep eden taraf olarak görme eğiliminde. Bu da siyasilerin sivil topluma karşı mesafelenmesine sebep oluyor. Siyasiler genelde sivil toplumla kurdukları diyaloğu ya seçmenle kurdukları bir biçimde ele alıyor ya da belli başlı çatışma alanlarında bir araya gelerek kuruyorlar. Sivil toplum kuruluşları da siyasilerle iletişime geçtiğinde siyasete angaje görünmekten çekiniyor ve tüm partilerle eşit düzeyde diyalog kurmaya çalışıyor.

Siyaset de sivil alan gibi daraldı

Araştırmada öne çıkan bir diğer önemli bulgu ise görüşme yapılan paydaşların siyasetin de sivil alan gibi daraldığını ifade etmesi. Bir başka deyişle, siyaset alanında da çalışma yapmanın giderek zorlaştığı belirtiliyor. Siyasi partiler de STK’lar gibi ifade ve örgütlenme özgürlüğü açısından sorunlar yaşıyorlar, birçok ilde alanlara çıkamıyor. Bu da siyasetin de toplumsal etkisinin düşmesine sebep oluyor. Kutuplaşmanın da aynı şekilde sadece sivil alanda değil siyaset alanında da yaşandığı görülüyor.

Sivil toplumun özerkliği sağlanırsa siyaset ve karar mekanizmalarıyla ilişkisi daha sağlıklı kurulabilir

Sivil toplumun kaynakları konusunda bağımsız olmasına duyulan ihtiyaç konusunda güçlü bir mutabakat var. STK’ların kamu idaresi tarafından adil ve bağımsız bir şekilde maddi olarak desteklenirse, sivil toplumun daha bağımsız ve tarafsız olabileceği görüşü hâkim. Bununla birlikte, siyasilerin de özerk ve bağımsız bir sivil toplum yapısıyla diyaloğa daha açık hale gelebileceği görülüyor.

Araştırmanın, sivil toplum ve siyaset arasında etkin bir diyalog nasıl mümkün olur sorusuna ürettiği çözüm önerileri arasında; siyasetin, sivil toplumun kararlara katılımı konusunda kanuni bir düzenleme yapmasına duyulan ihtiyaç öne çıkıyor. Bununla birlikte, sivil toplumun daha müzakereci bir dille siyasilerle iletişime geçmesi bekleniyor.

Sivil toplum, siyasetten düşünce ve ifade özgürlüğünün sağlanmasını talep ediyor

Sivil toplumun siyasetten neleri talep edebileceğine dair önerilere de yer veren araştırmada; düşünce ve ifade özgürlüğünün sağlanması, toplumsal adalet mekanizmalarının, hukuki adalet mekanizmasının işleyişinin demokratikleşmesi, sivil toplum çalışmalarının daha bağımsız bir şekilde denetlenmesinin sağlanması ve terörün finansmanının önlenmesi adı altında kabul edilen 7262 sayılı kanunun, kâr amacı gütmeyen kuruluşların faaliyetlerini engellemesinin önlenmesi gibi başlıklar öne çıkıyor.

Raporun tamamına aşağıdaki linkten ulaşılabilir:

https://yada.org.tr/wp-content/uploads/2022/09/Siyaset-ve-Sivil-Toplum-Ara%C5%9Ft%C4%B1rma-Raporu-A%C4%9Fustos-2022.pdf

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Ufuk Avrupa Avrupa Araştırma Konseyi (ERC) Başlangıç Hibeleri Açıldı

KAPSAM VE AMAÇ

Avrupa Araştırma Konseyi (ERC) Başlangıç Hibeleri, kariyerlerinde kendi bağımsız araştırma ekiplerini veya programlarını başlatma aşamasında olan Baş Araştırmacıları desteklemek için tasarlanmıştır. Baş Araştırmacılar, bilimsel önerilerinin çığır açan doğasını, hırsını ve fizibilitesini göstermelidir.

Avrupa Araştırma Konseyi (ERC) Sinerji Hibe Grubunun Profili

Baş Araştırmacıların, ilk doktoralarını 1 Ocak 2023 tarihinden en az 2 ve en fazla 7 yıl önce başarıyla savunmuş olmaları gerekmektedir.

UYGUNLUK & KATILIM KOŞULLARI

Avrupa Araştırma Konseyi (ERC) eylemleri, araştırma faaliyetlerini herhangi bir AB Üye Devletinde veya Asosiye Ülkede yürütmeyi planlayan herhangi bir uyruktan araştırmacılara açıktır. Baş Araştırmacılar herhangi bir yaşta ve milliyetten olabilir ve başvuru sırasında dünyanın herhangi bir ülkesinde ikamet edebilir.

Tüm bilimsel alanlar Avrupa Araştırma Konseyi (ERC) finansmanı için uygundur.

Dil Kriteri:

Teklifinizi herhangi bir resmi AB dilinde gönderebilirsiniz (ancak proje özeti/özeti her zaman İngilizce olmalıdır). Verimlilik nedeniyle, tüm uygulama için İngilizce kullanılması tavsiye edilmektedir.

FİNANSMAN & KAYNAK TAHSİSİ

Toplam bütçe 626.000.000 avro’dur. Başlangıç Hibeleri 5 yıllık bir süre için 1.500.000 avro’ya kadar verilebilmektedir.

ZAMAN ÇİZELGESİ

Faaliyet Tarih
Çağrının açılışı 12 Temmuz 2022
Son başvuru tarihi 25 Ekim 2022
Sonuçlarının bilgilendirilmesi (tahmini) 26 Mayıs 2023, 25 Ağustos 2023
Hibe anlaşmaların imzalanması (tahmini) 23 Aralık 2023
ORTAK ARAMA

Proje ortaklıkları için Finansman ve İhale Portalında Ortak Arama (Partner Search) sekmesinde yer alan ilanlara bakabilirsiniz, ilan girişi yapabilirsiniz.

Ortaklıklar

Özel çağrı koşullarında aksi belirtilmedikçe, bir konsorsiyum oluşturan tüzel kişiler, konsorsiyumun aşağıdakileri içermesi koşuluyla başvurmaya uygundur:

Bir Üye Devlette yerleşik en az bir bağımsız tüzel kişilik;
Her biri farklı Üye Devletlerde veya Asosiye Ülkelerde yerleşik en az iki bağımsız tüzel kişilik

DETAYLI BİLGİLER

Detaylı bilgi için lütfen tıklayınız

Çağrı Metni

ÜLKE KOORDİNATÖRÜ

Bu çağrı için ülke koordinatörü: TÜBİTAK’tır.

Soru ve görüş alışverişi için lütfen iletişime geçiniz: [email protected]

Son başvuru tarihi: 25 Ekim 2022

Gençlik Parkı’nın 80 Yıllık Tarihi Belgesel Oluyor

Başkent Ankara’nın merkezinde 1943 yılında açılan Gençlik Parkı’nın hikayesi 2023 yılında belgesel, sergi ve kitaba dönüşecek. Proje, parkın tarihini toplumsal, kültürel ve sanatsal açılardan mercek altına alıyor.

1923 yılında kurulan Cumhuriyet’in örnek bir kent olarak inşa ettiği Ankara’da kurulan ve tarihi boyunca başkentin en önemli kentsel mekanlarından biri olarak varlığını koruyan Gençlik Parkı’nın tarihi, yapımcılığını Mareliber’in üstlendiği proje kapsamında bir belgesel film, bir sergi ve bir araştırma kitabıyla kayda geçirilecek.

Koç Üniversitesi Vehbi Koç Ankara Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin (VEKAM) katkılarıyla yürütülen projenin yönetmenliğini Deniz Şengenç üstlenirken, araştırma çalışmalarının başında yazar ve şair Ulaş Bager Aldemir yer alıyor.

“Ankara yaratılan bir kenttir”

Gençlik Parkı’nın 80. ve Cumhuriyet’in 100. kuruluş yıldönümünde tamamlanması planlanan projeyle ilgili açıklamada “Cumhuriyet’in bozkırın ortasında kurulan başkenti Ankara, şehir planlaması açısından yaratılan bir kenttir. Gençlik Parkı Projesi, yeni kurulan Cumhuriyet’ten günümüze kadar parkın idari kurumlarla, toplumla ve kültürle arasındaki etkileşimi çerçevesinde toplumsal yaşamın mekanla ilişkilenmesini konu alıyor” denildi.

Proje kapsamında VEKAM Arşivi, fotoğraf sanatçısı Ozan Sağdıç’ın kişisel koleksiyonu ve fotoğraf muhabiri Süreyya Oral’ın arşivi gibi, Ankara’ya ve Gençlik Parkı’na dair çeşitli görsel ve yazılı arşivlerden yararlanılırken çok sayıda sanatçı, akademisyen, araştırmacı ve yerel yönetici projeye röportajlarla katkı sunuyor.

“Gençlik Parkı, Ankara’nın çocukluğudur”

Projenin genclikparki.net internet sitesinde “Gençlik Parkı, Ankara’nın çocukluğudur. Denizi andıran havuzuyla, sandallarıyla, çay bahçeleriyle, gazinolarıyla, nikah salonuyla ve lunaparkıyla her yaştan ve toplumsal gruptan insanın buluşma noktası olan park; bir arada yaşama ve eğlenme kültürünün yaşatıldığı bir ayna gibidir” ifadelerine yer verilirken, projeye katkı sunmak isteyen herkes için açık çağrıda bulunuldu.

Parka dair anıları ya da fotoğraf, kartpostal, pul, bilet, kıyafet, gazete, dergi gibi anı nesneleri olan Ankaralılar, projeye genclikparki.net adresi üzerinden katkı sunabiliyor.

Sivil Toplum ve Medya Çalışmaları Derneği: Sivil Toplumda Gönüllü Yönetimi Rehberi

Sivil Toplumda Gönüllü Yönetimi adlı bu çalışmada, gönüllü politikalarının belirlenmesi, gönüllü yönetiminin etkin ve sürdürülebilir bir anlayışla kurgulanması; mevcut sorun alanları, gönüllük alanında yasal düzenleme tartışmaları ve çözüm önerilerine dair başlıklar yer alıyor. Rehberin hem sivil alanda kurumsal bir yapılar hem de diğer sivil yapılanmalar için faydalı bir kaynak olması amaçlanıyor.