Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 1966’da hazırlanan, Her Türlü Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Sözleşme’de; tüm dünya ülkelerinin ırk ayrımcılığını önlemek için çalışmasının gerekliliği üzerinde durulmuş ve 21 Mart günü Uluslararası Irk Ayrımı İle Mücadele Günü olarak kabul edilmiştir.
Lakin bilimsel, kültürel, politik ve teknolojik ilerlemelere rağmen, ırkçılık, insanlığın evrensel ve henüz aşılamayan en büyük problemidir. Irkçılığa ve Hoşgörüsüzlüğe Karşı Avrupa Komisyonu’nun her yıl yayınladığı raporda; ırksal, etnik, dini ve uyruk bazlı ayrımlama ve nefretin kışkırtılmasını da içeren ayrımcı uygulamaların dünyanın birçok kesiminde yaygın olarak arttığının görüldüğü belirtilmiştir. Ayrıca raporda; özellikle mülteci ve göçmenlerin ırksal ayrımlama ve nefrete maruz kaldıkları, başta İslamofobi olmak üzere diğer dinlere karşı beslenen düşmanlık kavramlarının da giderek yaygınlaştığı üzerinde durulmuştur.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı tarafından yayımlanan ve Avrupa’daki İslamofobinin yayılma trendini ülke bazında inceleyerek belgelemeyi amaçlayan Avrupa İslamofobi Raporu, İslamofobinin son yıllada hızla en yüksek seviyeye çıktığını belirtmektedir.
Türkiye Örgün ve Yaygın Eğitim Vakfı’nın ırkçılık, kültürel ayrışma, yabancı ve din düşmanlığı üzerine Türkiye’de yaptırdığı, Irkçılık ve Yabancı Düşmanlığının Mevcut Durumu Anketleri’nin raporuna baktığımızda, şu sonuçları görmekteyiz:
-Irkçılık, kültürel ayrışma başta AB ülkelerinde olmak üzere ülkemizde de gittikçe yükselmektedir. Bu konu sosyal hayatı ve uluslararası ilişkileri kötü şekilde etkilemektedir.
-Bir diğer önemli sonuç; bu ayrışmayı yapan insanların eğitim seviyesinin düşük oluşudur. Okuma alışkanlıklarının olmaması, yeni ve doğru bilgiye kapalı olmaları ve sosyal medya üzerinden filtrelenmemiş yanlış bilgiye ulaşmaları bu sonucu doğurmuştur.
-Medya, ırkçılığı en fazla tetikleyenler arasında birinci sırada gelmektedir.
-Birlikte yaşama kültürünün geliştirilmesi, ırkçılığın ve kültürel düşmanlığın önlenmesinde atılacak önemli aşamalardan biridir.
Bu kültürün geliştirilmesi, bahsettiğimiz konulara karşı önyargıların kırılması ve farkındalık kazanılması için projemizde araç olarak kullanacağımız Canlı Kütüphane; başta gençler olmak üzere bütün katılımcılarının (organizasyon ekibi, okuyucular, kitaplar) kurgulanan diyalog ortamını deneyimleyerek önyargılar, ayrımcılık ve ayrımcılık temelli hak ihlalleri konusunda kendilerini sorgulamalarını ve böylelikle birlikte yaşam ve demokrasi kültürüne ilişkin bilgi ve farkındalıklarını artırmalarını sağlayan bir eğitim metodolojisidir. Canlı Kütüphane’yi insan hakları savunuculuğu için kullanılan diğer eğitim yöntemlerinden ayıran en önemli özelliği gerçekçi oluşu ve deneyime dayalı olmasıdır. Okuyucular, önyargılar ve ayrımcılık hakkında konuşmak yerine etnik kimlikleri, meslekleri, dinleri, dış görünüşleri, vb. özellikleri nedeniyle toplumda önyargılara ve ayrımcılığa maruz kalan kişilerle gerçekçi ve samimi bir diyalog kurarak kendi zihinlerindeki “yabancı”yla temas etme şansı bulmaktadır. Bu temas, hakkında konuşulanların daha gerçekçi bir zemine oturmasını sağlayarak okuyucuların kendilerini sorgulamalarını ve zihinlerindeki kalıp yargıları ve önyargıları; aynı zamanda günlük yaşamlarında ayrımcılığa yol açan kendi eylemlerini fark etme olanağı yaratmaktadır.
Canlı Kütüphane projemiz ile; farklı kültüre, inanışa, dış görünüşe, mesleğe, sahip insanlar arasında (yerelde, ulusalda ve uluslararası alanda) birlikte yaşama kültürünün geliştirilmesine katkı sağlamayı, ırkçılığın, ayrımcılığın ve kültürel düşmanlığın önlenmesi için de farkındalık yaratmayı amaçlıyoruz.Bu amaç doğrultusunda konuya ilgi gösterecek ve projemizde aktif rol alabileceğini düşünen Türk katılımcıların başvurularını bekliyoruz.
Proje yeri : Hatay
Proje Tarihi : 04-13 Aralık 2022
Aşağıda belirtilen kriterleri sağlayan kişiler projemize katılıma hak kazanacaktır:
– 18 – 30 yaş aralığında olmak
– Minimum intermediate seviyede İngilizce yazmak ve konuşmak
– Hareketliliğin temel konularına ilgili ve öğrenmeye istekli olmak
– 9 gün boyunca atölyelere eksiksiz katılım gösterebilecek ve enerjisi yüksek.
Tüm katılımcılarımıza katılım sertifikası verilecektir. Proje süresince konaklama ve yemek
masrafları karşılanacak olup, katılımcı sadece kendi yerel yol masrafından sorumlu olacaktır.
Projede yer almak isteyen katılımcılarımızın 23 Kasım tarihine kadar Başvuru Formunu doldurmaları gerekmektedir.