Benim penceremden gözüken AGH’yi en basindan baslayarak anlatmak isterim.
Televizyonda izlediğim iki dakikalık konuşma hayatımı değiştirdi…
Sonlarına denk geldiğim tv programında, kimin konuştuğunu bile hatırlamıyorum. Sadece verdikleri internet adresini hemen bir yere yazdım ve bilgisayar başına gittim. Sadece merak etmiştim. Hayatımda ilk kez merak etmenin sonucunda iyi bir şeyler oldu 🙂 Ulusal Ajans’ın sayfasına girip bahsettiği gençlik programını okumaya başladım. Okudukça ” hadi canım ” dedim içimden sürekli. Bu kadar kolay olmamalıydı. Kendimce bu kadar kolay ve çok az para harcayarak yurtdışında deneyim yaşamak imkansızdı.
Punta bu noktada girdi hayatıma. Mail attım ve hemen görüşebiliriz cevabını aldım. Buna da çok şaşırmıştım. Saskınlığımda, sevgili Asya ile görüşünce de hiçbir azalma olmadı. Bana anlattıkları hayaldi. Gerçek olamazdı. Başvuracaktım, ne kaybederdim ki?
Bir sorun vardı, son başvuru 1 mayıstı. Ve tarih 15 nisandı. Sadece 15 gün vardı. Vazgeçmedim. Bir sonraki başvuru dönemini beklemeye ne gerek vardı ki! Cv, motivasyon mektubu… Bunlarda neyin nesi, nasıl hazırlanır derken 3 gün içinde cidden uykusuz kalarak araştırıp hazırladım. Daha önce EVS yapmış kişilerin cv ve mektuplarını inceledim. Sonra kendimi en kısa şekilde ifade etmeye ve gerçekten ben nasıl biriyim (gerçekten önemli!!) abartmadan sade bir mektup hazırladım. Maillere, hobi olarak uğraştığım, yaptığım bir resmi de koydum. Geriye kalmıştı 12 gün 🙂
Başvurularımı yapmaya başladım. Hemen geri dönüşler aldım. “Biz gönüllümüzü aldık bir dahaki döneme…” Pes etmedim. Ve 27 Nisanda İrlanda ve Yunanistan’dan olumlu geri dönüş aldım. Ilk yurtdışı deneyimim olacaktı. Bu yüzden hangi ülkeye gidersem gideyim bana bir şeyler katacaktı. Ama proje benim icin cok onemliydi. Bu nedenle Irlanda tercihim oldu.
27 yaşında verilecek kolay bir karar değildi (is güç yerlesik düzen vs..) ama meydan okumaya hazirdim. Ayrılış öncesi ve buraya geldikten sonra katıldığım EVS varış sonrası eğitimleri güzel deneyim ve arkadaşlıklar kazandırdı.
Vize almak hiç kolay olmadı. İlk defa vize başvurusunda bulunmanın sıkıntısı, o evrak eksik, su bu derken bir ay geç kalacaktım belli olmuştu. Neyse ki ev sahibi kurum anlayışlıydı ve bana destek oldular her konuda.
2 ay sürecek muhteşem bir deneyim beni bekliyordu. Aylarca süren ugraşının ve bekleyişin sonunda İrlanda’ya ulaşmıştım. Projem engellilerle ilgiliydi. O’Dwyer Cheshire Home’da, huzur evi, hastane tarzı bir yerdi kalacağım yer. Kasaba dışında, araç olmadan markete bile ulaşamayacağınız sessiz bir yerdeydi. Ben, Alman, Fransız ve diğer Türk gönüllü ile ayrı bir bölümde ama bağımsız olmayan bir yerde kalıyorduk. Simdi biri Alman digeri Fransiz iki harika dostum var 🙂 Acikcasi Turk gönüllü benim icin iyi bir arkadaş olamadı. Sürekli Türkçe konuşmasıyla, diğer gönüllülerden tepki aliyorduk. Ama zamanla bunun benden kaynaklanmadigi anlasildi. Ben, diğer gönüllüler ve ev sahibi kuruluş ile yaşadığı problemler nedeniyle, bir kaç ay sonra ayrıldı. Bu arkadaşımızdan örnek olmasi icin bahsediyorum. Projeye baslamadan once beklentileri düşük tutmak ve proje hakkinda bilgi sahibi olmak çok önemli. Sonuçta tatil yapmaya gitmiyoruz! Küçük problemleri görmezden gelmeyi bilmelisiniz. Örneğin yemek konusunda sıkıntılar yaşadık ilk başlarda. Hergun makarna yemek zorunda kalmistik. Ruyalarim, ozledigim yemeklerle susluydu. Eve donunce yapacagim ilk sey yemek yemekti, o derece… Bu sadece bir örnek. Hazırlıklı olmak lazim, hersey kağıt üstündeki gibi ilerlemiyor. Maceranin tadini cikarin. Her sıkıntı sizin icin iyi bir deneyim, bunu asla unutmayin!.
Irlanda da gonullu olmak isteyenler icin soylemek istediklerim de var… Iyi ki Irlanda diyorum kisacasi. Evet, ayni gun icinde kar, yagmur, firtina ve güneş görebilirsiniz belki ama burasi (burasi diyorum, çünkü geri döndüm) çok güzel bir ülke. İnsanlari cok sıcak kanlı ve yardımsever. Tek başınıza sıkıldınız mı? Gidin bir Irish Pub’a, alin Guinness’sinizi, bir de bakacaksiniz etrafinizda insanlar coktan kaynasmis, sarki soylemeye baslamissiniz. Ilk baslarda Irish aksanlari sizi zorlayacaktir. Anlamasi guc, ama tavsiyem sarhos olduklarinda anlamaya cabalamayin bosuna, mumkun degil zira 🙂
Ve iyi ki uzun donem AGH tercih etmisim diyorum. Tabi ki zorluklari oldu. Ilk baslarda hersey oyun gibi geliyor. Hersey yeni senin icin. Hayatin rutin bir hal almaya basladiginda gorebiliyorsun arti ve eksileri. Duvarlarla kendi dilinde konusmak istemene sasirmiyorsun mesela 🙂 Ama yine de baska bir kulturun icinde kendini tanima firsati buluyorsun o koca zamanda. Kendini kesfetme bir nevi… A’dan Z’ye (projen, yeni arkadaslar vs.) baska bir kulturde yasamanin ne kadar onemli oldugunu, insani ne kadar gelistirdigini goreceksiniz. Kendinizi her yonden daha guclu hissedeceginize eminim. Turkiye’deki hayatina daha nesnel bakarken buluyorsun kendini. Dunyada neler olduguna dair daha bilincli hale gelip, firsatlari goruyorsun. Farkindalik artiyor yani.
Mezun oldunuz, ise girdiniz ve halen calisiyorsunuz. AGH’den haberdar oldunuz. Durmayin, arastirin! Zaman kaybi olarak asla dusunmeyin. Eninde sonunda ise giriliyor, hayat kaldigi yerden devam edecek. Ama biraktiginiz yerin ilerisinden baslamak sizin elinizde unutmayin! Zira ben oyle yaptim 🙂
Simdi dusunuyorum da, acaba AGH yapmasaydim hayatim nasil olurdu?…
Yasemin DUMAN
PUNTA Genclik ve Spor Kulubu
Kasim.2012-Kasim.2013 Gönüllüsü
İrlanda