Türkiye’nin ilk imzacılarından biri olduğu Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi 2006 yılında imzaya açılmış ve Birleşmiş Milletlerin en yüksek sayıda imzacısı bulunan sözleşmesi olmuştur. Engellilerin insan hakları konusunda yapılan çalışmalar, BM Engelli Hakları Sözleşmesi’nin ayrımcılığın ve çoklu ayrımcılığın ortadan kaldırılması hedefine dayanmaktadır. Sözleşme, engellilerin yasa önünde eşit tanınma, sağlık, habilitasyon ve rehabilitasyon, eğitim, çalışma ve istihdam, sosyal ve kültürel hayata katılım gibi haklarından yararlanabilmesi için ülkelere yönelik bir rehber niteliğinde olup engellilerin diğerleriyle eşit seçim yapma, bağımsız yaşayabilmelerini ve topluma katılmalarını sağlama çağrısında bulunur. Buna bağımsız yaşam hakkı için bir kilit araç olan kişisel asistanlık hizmetinin sağlanması da dahildir.
Yaygın görüşün aksine Bağımsız Yaşam, engellilerin her şeyi desteksiz, ailelerinden uzakta yapabilmeleri değil, kendi hayatları hakkında karar alabilmeleri anlamına gelir. Bunun için, karar almada veya kararlarını uygulamaya koymada desteğe ihtiyaç duyan engelli kişilerin ihtiyacına göre şekillendirebilecekleri sistemlerin var olması gerekmektedir. Kişisel asistanlık, bu tarz bir hizmetin kim tarafından, nasıl, ne zaman, nerede ve ne şekilde sağlanacağının seçiminin bizzat engelli kişiye ait olduğu ve alınan hizmetin engelli kişi tarafından kontrol edilip yönlendirildiği destek sistemidir. Bu rapor, Engelli Kadın Derneği ile Avrupa Bağımsız Yaşam Ağı (ENIL) tarafından hayata geçirilen “Engelli Bireylerin Bağımsız Yaşamı ve topluma Dahil Olması İçin Kilit Bir Araç Olarak Kişisel Asistanlık” (Personal Assistance as a Key Tool for Independent Living and Social Inclusion of People with Disabilities – PAKT) Projesi kapsamında hazırlanmıştır.
İlgili mevzuata dair tarama çalışması ve nicel ve nitel yöntemlerle engelli kişiler ve ilgili diğer kişilerden toplanan verilere göre, engellilerin bağımsız yaşaması için tasarlandığı belirtilen mevcut hizmetler engellilerin topluma katılımlarını veya aktif yaşam sürmelerini desteklememektedir. Bu duruma aşağıdaki noktaların sebep olduğu düşünülmektedir:
- Bağımsız yaşamı hayata geçmesini sağlayacak kilit kişi ve kurumlar, sözleşmenin desteklediği bağımsız yaşam ve kişisel asistanlık gibi kilit kavramlara ilişkin yeterince bilgi sahibi değildir.
- Engellilerin bağımsız yaşamını destekleyen hizmetler oldukça sınırlıdır; örneğin evde bakım desteğinden farklı olarak, engellilerin kişisel ihtiyaçlarına göre şekillenen ve ev dışında da faydalanılabilecek kişisel asistanlık hizmeti mevcut değildir.
- Engelli bireyler kendilerine sunulan desteğin nasıl organize edileceğini ve sağlanacağını seçememektedir ve desteğin kim tarafından, nasıl, ne zaman, nerede ve ne şekilde verileceği konusunda söz hakkına sahip değildir.
- Mevcut destekler engellilerin ailelerine yöneliktir; engellilerin ailelerinden ayrı bireyler olarak görülmemesi, aldıkları desteğin nasıl kullanılacağı konusunda engellileri ailelerine bağımlı hale getirmektedir.
- Vesayet gibi uygulamalar özellikle zihinsel ve psikososyal engellilerin, zihinsel becerileri yeterli olsa bile, hukuki ehliyetlerini kısıtlayarak kendi kararlarını vermelerini engellemektedir.
- Hizmet sunucuların, politikacıların ve genel olarak toplumun engelli kişilere karşı sorunlu bir tutumları vardır; engelliler başkalarına bağımlı, yük ve kendi kararlarını veremeyen kişiler olarak görülmektedirler.
- Hizmetlerde güncel yaklaşım ve metotlar kullanılmamaktadır; standartlaştırılmış bir biçimde, belirli engel oranına sahip kişilere belirli hizmetleri vermeyi amaçlayan sağlık raporu sistemi kişilerin bireyselleşmiş desteği almalarını engellemekte; bu da bazı engellilerin ihtiyaç duyduğu yeterli desteğe erişememesine neden olmaktadır.
- Engellilere yönelik hizmetler için, kaynakların sınırlı olduğu ve engellilerin topluma ve ekonomiye katkı sağlayamadıkları görüşü hâkim olduğu için yeterli kaynak ayrılmamaktadır.
Çalışmada, bu sorunlara getirilen öneriler şu şekildedir:
- Engellilere hizmet sunan ve sunulan hizmetlerin planlanmasında yetkin olan kişi ve kurumların güncel tartışmalara ve uygulamalara hâkim olması sağlanmalıdır.
- Mevcut desteklerden özellikle ekonomik olanların engelli bireylerin hane gelirleri üzerinden değil kendi ekonomik durumları göz önünde bulundurularak sağlanması gerekmektedir. Bu, engelli bireyler aileleri yanında yaşıyor olsalar dahi bireylerin bağımsızlaşmasına katkıda bulunacaktır.
- Engelli bireylerin kişisel ihtiyaçlarına uygun bir şekilde etkin bir biçimde hizmetlerden yararlanması için sağlık raporu gibi standartlaştırılmış uygulamalar gözden geçirilmeli, söz konusu ölçütler için çok disiplinli bir değerlendirme süreci geliştirilmelidir.
- Engellilerin bireyselleştirilmiş destek alarak bağımsız yaşamasını ve kendi hayatlarında kontrol ve seçim olanağına sahip olmasını destekleyecek tüm hizmetler engellilerin bireysel ihtiyaçları göz önünde bulundurularak planlanmalıdır. Bu anlamda önemli bir hizmet olan kişisel asistanlığın pilot bir uygulamada denenmesi, sonuçlarının bağımsız yaşam hakkının engelli bireyler için temini çerçevesinde tartışılmasını mümkün hale getirecektir.
- BM Engelli Hakları Komitesi’nin de geri bildirimleri göz önünde bulundurularak bağımsız yaşam anlayışına aykırı olan bakım evleri ve vesayet gibi uygulamaların kaldırılması için ilgili meslek gruplarının ve sivil toplum kuruluşlarının katkıda bulunduğu, zamana yayılan, somut bir politika belgesi ve yasal süreç planlanmalıdır.
- Engelli bireylerin sunulan hizmetleri alırken kontrol ve seçimlerinin kendi elinde olabilmesi için güçlendirilmesi gereklidir. Bu bağlamda, engellilerin birbirleriyle fikir alışverişi yapıp bağımsız yaşamı birbirlerinden öğrenebilecekleri akran desteği sistemleri geliştirilmelidir.
- Toplumda engellilere yönelik her kesimde var olan önyargılarla mücadele edebilmek için sürdürülebilir, hak temelli kampanyalar hayata geçirilmelidir. Bağımsız yaşam hakkının savunusu için, engellilik alanında hak temelli çalışmalar yürüten sivil toplum kuruluşları güçlendirilmelidir.
Görülmektedir ki Türkiye’de engelli bireylerin güçlendirilmesi için bağımsız yaşam haklarının teminini destekleyecek güncel mevzuatta değişiklikler, politika ve uygulamalara ihtiyaç vardır. Bu raporu, bu anlamda yapılacak gelecek çalışmalara bir kaynak oluşturmasını niyetimizle sunarız.
Rapora ulaşmak için tıklayın