European Solidarity Corps gönüllülüğü, yurt dışında belirli bir süre boyunca yerel topluluklara destek olduğunuz Avrupa Birliği programıdır. Ben gönüllülük hizmetimi Romanya’da 1 yıllık bir projede yaptım ve yapmaya devam ediyorum. Şu an gönüllülük sürecimin son ayındayım. Türkiye’de pek de popüler olmayan bu fırsatı benim gözlerimden görün istiyorum.
2020 yılının Temmuz ayıydı. Slovakya’daki 1 yıllık Erasmus hareketliliğimden yeni dönmüştüm. Derslerimi saydırdıktan sonra Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden mezun olmuştum. Peki şimdi ne yapacaktım? Sırada ne vardı? Yeni bir Halkla İlişkiler bölümü mezunu olarak ajanslara asgari ücret karşılığı çalışacak mıydım? Yıllar boyunca dirsek çürüttüğüm üniversite sıralarına yüksek lisans öğrencisi olarak geri mi dönecektim? Yoksa üçüncü bir yol mu arayacaktım? Erasmus dönüşü adaptasyon sorunu sürecim başlamıştı. Gördüklerimi aynı şekilde görmüyordum, hissettiklerimi çok daha farklı hissetmeye başlamıştım. Düşündüklerim ise çok daha tartışmalı ve çelişkiliydi, kendimle çelişkili. Ne istediğime karar vermek zorundaydım ve üçüncü yollar bana hep çekici gelirdi. İki seçeneğin beni sınırlandırmasına izin vermeyerek üçüncü bir yol arayışına girdim. Erasmus sürecimdeyken European Solidarity Corps fırsatları önüme düşmüştü ancak pandeminin getirdiği belirsizliklerden dolayı ayağıma gelen fırsatları tepmek durumunda kalmıştım. Ama artık yeni mezundum. Farklı bir şeyler yapmalıydım. Avrupa Birliği programlarının sunduğu uluslararası fırsatlardan yararlanmalıydım. Güncel fırsatları resmi portaldan ve Facebook gruplarından aramaya başlamıştım. Birçok kurumla iletişim kurmuştum. Neredeyse hepsi pandemiden ötürü projeleri hayata geçiremeyeceklerini ifade etmişlerdi. Zaman geçiyordu. Ağustos ayının ortalarına yaklaşmıştım ve henüz hiçbir fırsatı yakalayamamıştım. Ancak attığım maillerden birine bir yanıt geldi. Bana yanıt veren kurum Romanya’dan Association Colour Your Dreams kuruluşuydu. Benimle görüntülü görüşme yapmak istediklerini ifade ettiler. Çok mutluydum. Mülakat gününü bekledim ve mülakat günü geldi. Mülakat anında Kadıköy Ahali Kahvesi’ndeydim. Kendimi çok rahat hissettiğim ve sevdiğim bir mekandı. Kafedeki müzikten ötürü benimle mülakatı yapan kişinin rahatsız olabileceğini düşündüm ama şansıma kafe işletmeninin müzik zevkiyle mülakatı yapan kişinin müzik zevki çok benzerdi. Samimi bir ortamda, biraz da zorlayıcı sorular bana yöneltilmişti. Proje 1 yıllıktı. Bu yüzden yanlış bir gönüllü tercihinde bulunmayı hiç istemiyorlardı. Türkiye ile Romanya’nın sıcak ilişkilere sahip olduğunu biliyordum. Bu yüzden mülakat sırasında yemek kültürümüze, dilimize dair konuşmalar yaptım ve karşı tarafın da olumlu geri bildirimleri sonucu aramızda bir bağ kurmuştum. Yakın bir tarihte uçak bileti alıp alamayacağımı ifade ettiler ve o an beni kabul etmek istediklerini anladım. Mülakattan birkaç gün geçti ve bana olumlu bir geri dönüş yaptılar. Tekrar Avrupa’ya gidiyordum. Bunu düşünmek bile çok mutlu ediyordu.
Şimdi, yakaladığım bu fırsatın teknik detaylarından bahsetmek istiyorum. Konaklama masraflarım, uçak biletlerim, yerel seyahat, sağlık sigortası, vize ücreti, cep harçlığı ve gıda parası gibi diğer masraflar Avrupa Birliği hibesi tarafından karşılanmakta. Cep harçlığı ve gıda parası için aylık 240 Euro alıyordum. Bu ücret ülkelerin yaşam masraflarına göre belirlenmekte. Kabul aldıktan hemen sonra gönderici bir kuruluş buldum. Pi Gençlik Derneği’ni seçmiştim. Gidiş işlemlerini başlattık ve vize başvurusunda bulundum. 45 günlük bir sürecin ardından İstanbul Romanya Başkonsolosluğu vizemin reddedildiğini ifade etti. Ev sahibi kurumum ve gönderici kuruluşum çok şaşırmıştı. En yakın sürede pasaportumu teslim aldım ve vize reddi sebebini öğrendim. Eksik bir belgeden ötürü vizem reddedilmişti. Ev sahibi kurum ve gönderici kurum tekrar vize başvuru belgelerini gönderdi ve Aralık ayında tekrar vize başvurusunda bulundum. Ocak ayının başlarında vizem onaylandı. Artık gidiyordum, gidebiliyordum. Çok mutluydum. Pasaportumu teslim aldım ve 15 Ocak 2021 tarihine uçak bileti satın aldım. Gidiş günüm gelmişti.
Sabah saatlerinde İstanbul-Bükreş uçağına bindim ve Bükreş’e vardım. Günlük koronavirüs vakalarının yüksekliğinin de etkisiyle havalimanı bomboştu. Hiç alışık olduğum bir manzara değildi. Bir şoför havalimanından beni aldı ve proje yerim olan Targu Jiu’ya beni götürdü. Şehir oldukça küçüktü. Ev sahibi kurumdan koordinatörüm ve Slovakya’daki Erasmus deneyimimde tanıştığım Türk bir arkadaşım beni karşılamaya geldiler ve konaklayacağım eve götürdüler. O arkadaşım ile aynı projeden kabul almıştık ama ben ilk vize başvurumda red aldığım için zamanında projeye katılamamıştım. Evde bir doğum günü partisi vardı. Çok şaşırmıştım. Aynı günlerde Türkiye’deki koronavirüs vakalarının yüksekliğinden ötürü karantina uygulamaları yapılıyordu ancak Romanya’daki sosyal mesafe kuralları fiilen hiç katı değildi. Ellerimi yıkama fırsatına bile erişemeden insanlar bana sarılmaya, hoş geldin demeye çalışıyorlardı. Tam anlamıyla şok olmuştum. Böyle bir şey beklemiyordum. Partiden sonra herkes evlerine dağıldı. Projedeki çalışma arkadaşlarım bana hoş geldin demek için bir puba davet ettiler. Pub dopdoluydu. Kimse maske takmıyordu. Benim o gün başka bir ülkeden, havalimanlarını, taşıma araçlarını kullanarak gelmem bile insanların benim orada oluşumu yadırgamalarına yetmemişti. Ben de ortama uyum sağladım. Gece ise çok yorgun bir şekilde uyudum ve ertesi güne uyandım.
Romanya’dayken yurtdışında olduğumu neredeyse hiç hissedemedim. Birçok şey tanıdıktı. İnsanların davranışları, toplumun kültürel yapısı Türkiye’ye çok benziyordu. Çalışacağım okula gitmiştim. Birçok Erasmus projesi Türkiye ortaklarıyla yapılmıştı. Her yerde Türk bayraklarını ve Türkiye’ye dair simgeler, motifler görüyordum. Projemde toplamda 10 gönüllü vardı ve gönüllülerden 5’i Türktü. Katılımcı diğer ülkeler Ürdün ve Azerbaycan’dı. Proje konum ise, sanat aracılığıyla dezavantajlı çocuk ve gençlerin sosyal katılımına fayda sağlamaktı. Projenin hedef grubunda yer alan gençlerin birçoğu da Türkiye’ye dair bilgililerdi. Haftada 5 gün boyunca günlük 6 saat çalışıyordum. Ayda 2 gün tatil yapma hakkım bulunuyordu. Bazı dönemlerde pandemiden ötürü faaliyetlerimizi online yapmak durumunda kalmıştık. Aynı zamanda master öğrencisi olduğum için bu durum benim için daha tercih edilesiydi.
Proje esnasında Bulgaristan’a, Sırbistan’a ve Türkiye’ye seyahat ettim. Romanya Schengen bölgesine dahil olan bir ülke olmadığı için birçok ülkeye gidemedim. Romanya’daki birçok şehre seyahat ettim. Sibiu ve Braşov en sevdiğim şehirlerdendi diyebilirim. Günlük yaşamımda birçok Türk ürünü tüketiyordum. Kaufland ve Carrefour’da Türkiye’den ithal edilmiş birçok Türk markasını ve ürününü bulabilirsiniz. Kebab ve döner Avrupa’daki diğer birçok ülkede olduğu gibi burada da çok seviliyor. Slovakya’daki farklı deneyimlerimin aksine Romanya’daki birçok deneyimim Türkiye ile benzerdi. Romanya, ilk defa yurt dışına çıkmayan isteyen ve European Solidarity Corps gönüllüsü olmak isteyen Türkler için tercih edilesi bir ülke diye düşünüyorum. Burada kültür şoku yaşamazsınız ve insanlar topluluklarına sizi kabul eder. Türkiye bir European Solidarity Corps program ülkesi. Bütün masrafların karşılandığı bir Avrupa fırsatını kesinlikle tavsiye ediyorum, kaybedecek hiçbir şeyiniz yok. 🙂
Berkan Demiral
24 yaşında. Güncel olarak Süleyman Demirel Üniversitesi’nde Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümü yüksek lisans öğrencisi. Ab-ilan.com’da stajyer. Romanya’da European Solidarity Corps gönüllüsü olarak bulunuyor. Türkiye’den Bosphorus Youth Team organizasyonunda gençlik çalışanı. Yeni kültürler keşfetmeyi ve bağımsız filmler izlemeyi seviyor.
E-Mail: [email protected]
Sizler de başarı hikayelerinizi bizimle paylaşmak ister misiniz?
İletişim: [email protected]