Cumartesi, Temmuz 19, 2025
Ana Sayfa Blog Sayfa 363

Güçlü Kadınlar için Sivil Toplum Diyaloğu Projesi

Avrupa Birliği’nin desteklemiş olduğu Güçlü Kadınlar için Sivil Toplum Diyaloğu Projesi eğitim ve konferans çalışmaları büyük bir ilgi ile tamamlanmıştır…

Bizdevariz Derneği (Türkiye), Gender Studies, o.p.s.(Çek Cumhuriyeti), Estonian Disabled Women’s Association (Estonya) ve Lithuanian Women’s Society (Litvanya) ile ortak yürüttüğümüz ‘’Güçlü Kadınlar için Sivil Toplum Diyaloğu’’ başlıklı projemizin eğitim ve konferans çalışmalarını yoğun bir ilgiyle COVIT-19 pandemi şartları göz önünde bulundurularak tamamlamış bulunmaktayız. Projemizi Avrupa Birliği desteklemektedir.

Projemizin genel amacı, kadınların konumlarını güçlendirmek için Türkiye ve AB üye devletleri Sivil toplum kuruluşları arasında bilgi alışverişini ve sürdürebilir işbirliğini geliştirmektir.

Projemizin özel amacı şu şekilde olacaktır:

  • Türkiye ve AB üye devletleri Sivil toplum Kuruluşları arasında Kadın Dostu Kent uygulaması ile kadın Sivil toplum kuruluşlarında “engelli kadın” yaklaşımı konularında bilgi alışverişini sağlamak
  • Avrupa Birliği’ni, Türkiye kamuoyuna; Türkiye’yi de Avrupa Birliği kamuoyuna anlatması
  • Yerel yönetişimde kadın e-platformunun kurulması
  • Yerel yönetimlerine ve yerel Kadın STK’larına ‘’kadın dostu kent uygulaması’’ hakkında bilgilendirilmesi

‘’Güçlü Kadınlar için Sivil Toplum Diyaloğu’’ başlıklı projemizin eğitim ve konferans çalışmaları Rize ve Ordu ilinde yaşayan kadınlar ve kadın STK’lar tarafından büyük bir ilgi görmüştür. Proje kapsamında normalde 80 kişinin katılımıyla eğitim ve konferans çalışması yapılması gerekiyordu. 80 kişilik eğitim ve konferans organizasyonuna toplam 319 kadın ve kadın STK temsilcisi başvuruda bulunmuştur. Yapılan her başvuru kabul edilmiş ve toplam 269 kişi eğitim çalışmalarımıza; 50 kişi de konferans organizasyonumuza katılmıştır.

Eğitimlerin konu başlıkları ‘’Kadın dostu kent uygulamalarında eğitim, istihdam, kadına şiddet, kentsel hizmetler, sağlık, toplumsal cinsiyet, toplumsal cinsiyet anaakımlaştırma, yetişkin eğitimi ve kadın dostu kentlere Avrupa’dan örnekler’’dir.

Konferansta AB’nin üzerine inşa edildiği değerler, işleyişi ve politikaları kadınlarımıza ve kadın STK temsilcilerine anlatılmıştır.

Proje 15 ay süre ile proje ortağı ülkelerde (Litvanya, Estonya ve Çek Cumhuriyeti’nde) birçok etkinlik yapılarak tamamlanacaktır.

 

Avrupa Okul Eğitimi Platformu için Geri Sayım Başladı

eTwinning & School Education Gateway platformlarını tek çatı altında toplayan Avrupa Okul Eğitimi Platformu 2022 yılında kullanıma açılıyor.

Yeni platformun temelleri, Komisyonun Erasmus Programına ve Avrupa için daha yeşil, daha kapsayıcı ve daha dijital bir eğitim inşa etmeye yönelik üç ilkesine dayanmaktadır. Platform ayrıca Avrupa Eğitim Alanının hedeflerini, özellikle Dijital Eğitim Eylem Planı’nı ve temel yeterliliklerin geliştirilmesini de destekleyecektir.

Detaylı bilgi için tıklayın

“Sivil Toplum Örgütlerinde Şiddetsiz Geri Bildirim” Broşürü Yayında

Bu broşür; Şiddetsizlik Eğitim ve Araştırma Merkezi’nin örgütlerle gerçekleştirdiği toplantılar ve antrenman deneyimlerinden yola çıkılarak hazırlanmıştır. Antrenmanların yanı sıra yazılı bir kaynağın örgütlerin kendi iç çalışmalarına katkı sunması, şiddetsiz geri bildirim üzerine birlikte düşünmeleri ve tartışmalarına destek sunması amaçlanmaktadır.

Broşüre ulaşmak için tıklayın

Önemsiyoruz Derneği Sizleri Afet Rehberi ile Buluşturmanın Heyecanını Yaşıyor

Önemsiyoruz Derneği olarak hazırladığımız bu rehberde öncelikle yetişkinler için sonrasında da çocuklar için afet konusunda özellikle psikolojik iyi oluş yollarına ışık tutuldu. Öncelikle afetin ne olduğu ve neden kaynaklandığı konusu üzerinde durulurken, arkasından afetin kişilerin üzerinde travmatik etkisinin olduğu bilgisine dayanarak travma ve travma ile baş etme yolları konularına değinildi. Çocuklar için olan afet rehberi kısmında ise afet öncesinde, sırasında ve sonrasında çocuklara nasıl davranılması gerektiği tartışılırken; oyun ve etkinlik önerilerine de yer verildi.

Rehberimizi https://bit.ly/onemsiyoruz-afetrehberi linkinden indirebilir, ister dijital olarak isterseniz çıktısını alarak okuyabilirsiniz.

Geri bildirimleriniz için bize dernek @onemsiyoruz.org adresinden ulaşabilirsiniz.

Kadın Balıkçılar Derneği’nden Ev Yapımı Konserve Balık e-Kitabı

 Kadın Balıkçılar Derneği, Mavi Gezegen Mavi İşler kapsamında yürüttüğü çalışmaları sonucunda, #BalıklarİsrafOlmasınKonserveOlsun diyerek geleneksel işleme ve muhafaza etme yöntemi olan kavanozda balık konserveleme hakkında gerekli tüm bilgiyi derleyip bir el kitabı haline getirdi.

Ücretsiz olarak e-kitaba ulaşmak için tıklayın

Araştırma Raporu:“Türkiye’de Her Beş Kişiden Biri Dijital Şiddete Uğruyor”

Toplumsal Bilgi ve İletişim Derneği’nin KONDA Araştırma Şirketi’yle birlikte ve Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) Türkiye’nin finansal desteğiyle gerçekleştirdiği Türkiye’de Dijital Şiddet Araştırması’nın sonuçları yayınlandı. Mayıs ayında 3346 kişiyle gerçekleştirilen anketin sonuçlarına göre Türkiye’de her beş kişiden biri dijital şiddete uğruyor. Dijital şiddet eylemlerinin en çok gerçekleştiği platformlar Instagram (%53), Facebook (%35) ve Twitter (%19). Kişiler, dijital platformlarda en çok tanımadıkları kimseler ve troller tarafından şiddete maruz bırakıldıklarını ifade ediyorlar. Toplumun karşılaştığı dijital şiddetin türleri incelendiğinde, çoğunluğun hakaret, küfür ve tehdide, taciz mesajlarına ve ısrarlı takibe maruz kaldığı görülüyor. Dijital şiddetle başa çıkmak için en sık başvurulan yöntemler ise bloklamak/engellemek (% 65) ve uygulama içinde şikayet etmek (%39).

Türkiye’de Dijital Şiddet Araştırması Raporu’nu buradan okuyabilirsiniz.

Dijital şiddete en çok gençler maruz kalıyorlar. 15-17 yaş arası her beş gençten biri, 18-32 yaş arası her üç gençten biri dijital şiddete maruz kalıyor. 15-17 yaş arası gençler en çok fiziksel görünümleri ve yaşları nedeniyle, 18-32 yaş arası gençler ise cinsiyeti, siyasi görüşleri ve fiziksel görünümleri nedeniyle dijital şiddete maruz kaldıklarını ifade ediyorlar.

Detaylı bilgi için tıklayın

Yadigar- Ankara’da Yaşayan Kadınlardan Yemek Tarifleri ve Hikayeleri E-Kitap Olarak Yayınlandı

Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği tarafından hazırlanan Yadigar- Ankara’da Yaşayan Kadınlardan Yemek Tarifleri ve Hikayeleri E-Kitap Olarak Yayınlandı.

Açık kaynak olarak yayınlanan kitaba ulaşmak için:

Türkçe- Arapça bit.ly/2ZN8VNI

Arapça-İngilizce bit.ly/3GLrwef

Kirleten Öderse Türkiye’nin 2030’da Kömürden Çıkması Mümkün

0

 

İstanbul, 2 Kasım 2021 – Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’nı onaylaması ve 2053 için net sıfır karbon hedefini açıklamasının ardından atılması gereken en hızlı ve gerçekçi adım küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık yarısına sebep olan kömürü en geç 2030 yılına kadar elektrik sisteminden çıkarmak.

‘‘Karbon Nötr Türkiye Yolunda İlk Adım: Kömürden Çıkış 2030’’ raporuna göre kirleticilerin iklim değişikliğine sebep olan sera gazlarını serbestçe salmasının önüne geçilip, kirletme bedelleri ödetilirse ve kamu kaynaklarıyla desteklenmeleri sonlandırılırsa en geç 2030 yılına kadar Türkiye’nin elektrik üretiminde kömürden çıkması doğal seyrinde gerçekleşecek.

Kömürün Ötesinde Avrupa (Europe Beyond Coal), Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe) Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA), Greenpeace Akdeniz, WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği ve 350.org için modelleme çalışmasını APLUS Enerji’nin yaptığı raporda,  2021-2035 dönemini kapsayan ‘‘mevcut durum’’, ‘‘kömürden çıkış’’, ‘‘nükleersiz kömürden çıkış’’ şeklinde 3 senaryo oluşturularak Türkiye’nin kömürden çıkış olanakları incelendi.

Türkiye’de kömür yatırımlarının neden olduğu çevre ve halk sağlığı ile iklim maliyetlerinin hiçbiri kömürlü termik santral ve/ya kömür madeni işletmecileri tarafından üstlenilmiyor. Üstelik yerli kömür alım garantisi ve kapasite mekanizması gibi uygulamalarla kömür sektörü teşvik ediliyor. Türkiye’nin kömür teşviklerini kaldırıp karbon emisyonlarını fiyatlandırma konusunda ciddi adımlar atması artık bir zorunluluk. Çünkü AB, Türkiye’nin önemli bir ticari paydaşı ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması, AB’ye ihraç edilen ürünlerdeki emisyon içeriğini karbon fiyatlaması yolu ile kontrol edecek. Ulusal ölçekte karbon fiyatlandırma mekanizması uygulanmazsa Türkiye’den ciddi bir finansal kaynak sınırda karbon vergileri yoluyla yurtdışına aktarılacak, AB’ye yapılan ihracat üzerinde ek maliyetler oluşacak.

Söz konusu rapor, mevcut kömür teşviklerinin kaldırılması ve ‘‘kirleten öder’’ ilkesi çerçevesinde karbon emisyonunun fiyatlandırılması ile en geç 2030 yılına kadar kömürden çıkışın mümkün olduğunu ortaya koyuyor. Kömüre verilmekten vazgeçilen teşvikler, ve kirletenin ödediği toplam karbon maliyeti ile sağlanacak tasarrufla, dönüşümün faydalarının tüm toplumca paylaşılacağı, kimsenin mağdur olmayacağı planlamalara da kaynak ayrılabilir.

Raporun ana çıktıları şöyle:

  • Kömür maliyetlerinin kirleticiler yani termik santral işletmecileri tarafından yüklenilmesi ve kömür teşviklerinin kaldırılması durumunda elektrik üretimi için kömür kullanımı akılcı bir tercih olmaktan çıkacak ve 2028 yılı itibarıyla ithal kömürden, 2029 yılı itibarıyla ise yerli kömürden çıkış doğal seyrinde gerçekleşecek. 
  • Kömürden çıkış senaryosunda, 2021 yılına kıyasla elektrik sektörü kaynaklı karbon emisyonları 2035 yılında %82,8 azalacak ve 27,6 milyon ton CO2 seviyesine gerileyecek. Bu durum Türkiye’nin iklim hedeflerine ulaşmasını mümkün hale getirecek. Mevcut durum senaryosunda ise 2053 karbon nötr hedefine ulaşmak çok zor bir ihtimal haline gelecek.
  • İçinden geçtiğimiz küresel yakıt-fiyat krizi göz önüne alınırsa kömürden çıkılması, enerji güvenliği ve yerlilik hedeflerini sağlamak için hayati bir öneme sahip. Mevcut durum senaryosunda yenilenebilir enerjinin payı 2035’te %49,4’te, yerli kaynak oranı ise %59’da kalıyor. Kömürden çıkış senaryosunda ise rüzgar ve güneş enerjisi artacak; elektrik üretiminde tamamı yerli ve yenilenebilir olan enerjinin payı 2035’te iki kata çıkarak %73,6 olacak.

 

  • Kömürden çıkılmasının elektrik piyasa fiyatına etkisi simülasyonun ortalarında artsa da kömürden çıkış senaryosu altında devreye giren yenilenebilir enerji kapasitesi sayesinde bu fark giderek azalacak ve 2035 yılında mevcut durum senaryosu ile neredeyse eşitlenecek.
  • Kömürden çıkış senaryosunda elektrik üretim ve iletim sistemindeki yatırım ihtiyacı kömürden çıkışın gerçekleştiği 2029 yılına kadar ek 28 milyar dolar yatırım gerektiriyor. Bu da yıllık mevcut gayri safi yurt içi hasılanın yalnızca %0,5’inin ayrılması ile karşılanabilir.
  • 2030’a kadar kömürden çıkışta nükleerin bir avantajı yok. Nükleer enerjinin yüksek maliyeti ve barındırdığı riskler de dikkate alındığında Türkiye’nin nükleer enerji politikalarını yeniden gözden geçirmesi gerekiyor.
  • Kömürden çıkış planının, kömür bölgelerindeki çalışanları ve yöre sakinlerini mağdur etmemesi için kapsayıcı ve insana yaraşır istihdam olanakları yaratacak bir Adil Geçiş Mekanizması içermesi gerekiyor.

Kömürün Ötesinde Avrupa (Europe Beyond Coal) Kampanyacısı Duygu Kutluay: Küresel sıcaklık artışını 1,5 derece ile sınırlandırmak için yapılması gereken en etkili ve kolay adım kömürden vazgeçmek. Avrupa’da son 5 yıl içinde 20 ülke kömürden çıkmayı taahhüt etti. Türkiye’de iklim değişikliğine sebep olan sera gazlarını salanlara senelerce destek verildi, oysa bu raporla görüyoruz ki kirletmenin bedeli kirletenlere ödetilirse, kömürden çıkmak kaçınılmaz. Türkiye için kömürden vazgeçmek, hem kömürün hava kirliliği, iklim ve sağlık etkilerinin önüne geçecek hem de zengin yenilenebilir enerji kaynakları sayesinde gerçekleşecek enerji dönüşümü; istihdam, teknoloji, enerji bağımsızlığı ve yeni finansman kaynakları açısından faydalar sağlayacak.

WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) Genel Müdürü Aslı Pasinli: Türkiye’de kömürden elektrik üretimi iklim değişikliğiyle mücadelemizin önünde büyük bir engel olmasının yanında doğa, halk sağlığı ve kamu bütçesi üzerinde de ciddi bir yük oluşturuyor. Karbon nötr, iklime dirençli ve kimsenin geride bırakılmadığı bir gelecek için yeşil yatırımların desteklendiği, kömür başta olmak üzere kirli teknolojilerin terk edildiği yeni bir ekonomik yaklaşıma ihtiyaç var. Karbon Nötr Türkiye Yolunda İlk Adım: Kömürden Çıkış 2030 Raporu elektrik üretimi sektörü özelinde bu yaklaşımın teknik ve ekonomik açıdan mümkün olduğunu bize gösteriyor.

Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN EUROPE) Türkiye İklim ve Enerji Politikaları Koordinatörü Özlem Katısöz: Küresel iklim gündemi, yeni santral kurulum maliyetleri, kömüre finansmanın durması gibi gelişmelerle kömürü geride bırakmak ve yenilenebilir kaynaklara hızlı bir geçiş kaçınılmaz hale geliyor. Bu çalışmanın gösterdiği gibi kömürün elektrik sisteminden temizlenmesi teknik ve finansal olarak mümkün. Bu noktada en kritik olan; bu geçişin toplumsal boyutunu en baştan planlamak ve kömür bölgelerinde çalışanlar ile yaşayanların insana yaraşır iş, toplumun tüm kesimlerini kapsayan istihdam, yeşil kalkınma gibi dönüşümün fırsatlarından yararlanmalarını sağlamak için yerel kalkınma ve istihdam politikalarını tasarlamak.

Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA) Direktörü Bengisu Özenç: Paris Anlaşması’nın onaylanması ile birlikte açıklanan 2053 net-sıfır hedefi Türkiye’nin artık iddialı bir emisyon azaltım stratejisini ortaya koymasını gerektiriyor. Bu stratejinin en önemli parçasını ise kömürden çıkış oluşturuyor. Bu adım aynı zamanda, küresel iklim hedefleri doğrultusunda değişen rekabet koşulları altında Türkiye’nin ticaret partnerleri karşısındaki konumunu korumasına ve hatta geliştirmesine de katkı sağlayacak. Bu adımın atılmasında geç kalınması ise ekonominin tümüne yayılacak bir atıl varlık riskini de beraberinde getirecek.

Greenpeace Akdeniz  İklim ve Enerji Proje Sorumlusu Onur Akgül: Bu rapor, Türkiye’nin, elektrik üretiminde kömüre muhtaç olduğu iddiasını çürütüyor ve kömürden çıkış için uygulanabilir bir süreç öneriyor. Elektrik üretimindeki dönüşümün nükleere bel bağlamadan, 9 yıl içinde, kamu bütçesi sarsılmadan gerçekleşebileceğini gösteriyor. Kömürden çıkış sürecinde, kömürün sebep olduğu kirlilikle zenginleşenlerin de sorumluluk üstlenmesi büyük önem taşıyor. İklim krizinin yarattığı ekolojik, ekonomik ve toplumsal sorunlara karşı, “kirleten öder” ilkesini gözetmek, atılabilecek en doğru adım. Kömürden yenilenebilire doğru adaletli ve planlı geçişi bir an önce başlatmanın sorumluluğu ise karar vericilerde. İklim krizine karşı tarihi bir noktada olduğumuzun anlaşılması çok önemli.

Zehirsiz Sofralar Platformu Kuruldu

Sağlık, çevre, ekolojik yaşam, tüketici hakları, doğa koruma, tarım, gıda ve benzeri alanlarda çalışan 38 kurum tarafından Zehirsiz Sofralar Platformu kuruldu. 23 sivil toplum örgütü ve sivil inisiyatif de platformu desteklediğini açıkladı.

Soframıza gelen gıda ile gıda dışı tarımsal ürünlerin bulunabilir, erişilebilir, sağlıklı ve güvenilir olmasını sağlamak için yapılacak bütün faaliyetlerde kamusal refahı, gelecek kuşakların ve tüm canlıların yaşam hakkını gözetecek, ekosistemi koruyacak; iklim krizini de dikkate alarak uzun vadeli, ihtiyaçlara odaklı, yerelliği ve kendine yeterliliği öncelikleyen, kadim bilgi ve pratikleri de dikkate alan, adil bir bakış açısını egemen kılmak amacını benimseyen Zehirsiz Sofralar Platformu altında Türkiye Organik Ağı (TORA), Zehirsiz Sofralar Pestisit Eylem Ağı (ZSPEA) gibi çeşitli ağlar da yer alıyor.

2019 yılında “Zehirsiz Sofralar Mümkün” diyerek bir araya gelen 100’ün üstünde sivil toplum örgütü ve sivil inisiyatifin kurduğu Zehirsiz Sofralar Pestisit Eylem Ağı, Tarım ve Orman Bakanlığı’nı muhatap aldıkları ve 160 binin üstünde imza topladıkları Zehirsiz Kampanya ile önemli bir başarıya imza attı. 2020 yılında insan sağlığı, doğal varlıklar ve biyolojik çeşitliliğe son derece zararlı olan tarım zehirleri (pestisitler) konusu TBMM gündemine 4 kez taşınırken, Ağ’ın lobi faaliyetlerinin de etkisi ile Bakanlık, 41 pestisit etken maddesini görüşe açtı ve 25 etken maddeyi yasakladı, 7 tanesine de sınırlama getirdi. Bunların dışında çok sayıda pestisitin kullanımı konusunda farklı ülkeler tarafından halen çevre, insan ve hayvan sağlığına etkileri açısından değerlendirmeler yapılıyor.

İşbirliğinin sürekliliğini arzu eden sivil toplum örgütleri ve sivil inisiyatifler, Şubat 2020’de bir araya gelerek gıda güvenliğini merkeze alan daha geniş kapsamlı bir amaç için Zehirsiz Sofralar Platformu’nu kurmaya karar verdi. Bünyesindeki ağlar ve çalışma grupları üstünden çalışmalarına devam edecek olan Platform, önümüzdeki dönemde pestisitlerin zararları ve alternatifleri konusunda kamuoyu ile ilgili tarafları bilgilendirme, lobi ve savunuculuk faaliyetlerini sürdürmeye devam edecek. Bunların yanında, sağlıklı gıdaya ulaşım için organik tarım, gıda toplulukları, doğa dostu arıcılığın yaygınlaştırılması, atalık/yerel tohumların teşviki ve yaygınlaştırılması, onarıcı tarım, agroekoloji gibi pek çok konuda çalışmalar yapılması planlanıyor.

Platform’un desteklediği önemli projelerden biri de “Zehirsiz Kentlere Doğru” Projesi. Pestisitler yani tarım zehirleri ve aynı etken/aktif maddelere sahip biyosidal ürünler ne yazık ki kentlerde de okullardan park ve bahçelere, sitelerden yol kenarları ve boş arazilere kadar pek çok yerde kullanılıyor ve sağlığımızı tehdit ediyor.

Koronavirüs salgını ve iklim krizi gibi artan küresel felaketler gezegende yaşamın bir bütün olduğunu ve ancak bir bütün olarak sürdürülebileceğini bizlere anlatmaya çalışıyor. İklimdeki hızlı değişimler, afetler, açlık, salgınlar, göçler, gıdanın bulunabilirliği ve erişilebilirliğine dair her geçen gün artan sorunlar, hızla yok olan biyolojik çeşitlilik ve kirlettiğimiz doğa bizlere gelecekte varlığımızı sürdürebilmemiz için doğa ile uyumlu bir yaşamın kaçınılmaz olduğunu gösteriyor. Zehirsiz Sofralar Platformu, insanı merkez alan ve büyüme odaklı değil gezegendeki yaşamın bir bütün olarak sürdürülebilirliğini hedef alan ilkeler ile önümüzdeki dönemde çalışmalarına devam edecek.

 

Zehirsiz Sofralar Platformu Üyeleri:

Afşar Balam Kadın Kooperatifi

Agrida Tarım ve Turizm Derneği

Atölye Deneme Sanat ve Ekolojik Çalışmalar Derneği

Birleşik Tüketiciler Federasyonu

Biyosidal İş ve Çevre Sağlığı Derneği

Bodrum Tohum Derneği

Boğatepe Çevre ve Yaşam Derneği

Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği

Çevre ve Arı Koruma Derneği

Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı

Çevre ve Tüketici Federasyonu

Doğa Derneği

Doğa Koruma Merkezi

Doğal Yaşam Derneği

Doğu Anadolu Tarımsal Üreticiler ve Besiciler Derneği

Dört Mevsim Ekolojik Yaşam Derneği

Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği

Fethiye Ekolojik Yaşam Derneği

Gastronomi Turizmi Derneği

İzmir Başka Bir Okul Mümkün Eğitim Kooperatifi

İzmit Tüketiciler Birliği Derneği

Kapadokya Organik Tarım Üreticileri Birliği Derneği

Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği

Kocaeli Ekolojik Yaşam Derneği

Koruyucu Tarım Derneği

Koza Dağcılık Kültür Sanat ve Spor Kulübü Derneği

Organik Üreticiler ve Sanayiciler Derneği

Sürdürülebilir Yaşam Derneği

Tarım Ekonomisi Derneği

Tohum Eğitim, Kültür ve Doğa Derneği

Türetim Ekonomisi Derneği

Tüketici Bilincini Geliştirme Derneği

Tüketici Birliği Federasyonu

Tüketici Örgütleri Federasyonu

Tüketicinin Sesi Derneği

Türkiye Biyologlar Derneği

Yeryüzü Derneği

Yeşil Düşünce Derneği

Zeytince Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği

 

Zehirsiz Sofralar Platformu Destekçileri:

 

Anadolu Meraları

Ata Tohum Takası Grubu

BİTOT Gıda Topluluğu

Büyükdere Gıda Topluluğu

Çekirdek Türetici

Çitta Gıda Topluluğu

Çölyak ve Organik Tarım Derneği

Eko Harita

Eskişehir Gıda Topluluğu

Fethiye Gıda Topluluğu

Gediz Ekoloji Topluluğu

Good4Trust

İstanbul Permakültür Kolektifi

Kadıköy Gıda Topluluğu

Kanserli Çocuklara Umut Vakfı

Kollektif Fırın

Originn Gıda Topluluğu

Taksim Gıda Topluluğu

Tarım ve Gıda Etiği Derneği

Tüketici Dernekleri Federasyonu

Tüketiciyi Koruma Derneği

Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği

Yavaş Gıda Türkiye Derneği

Hayata Destek 360: Geçici ve Uluslararası Koruma Eğitimi

Hayata Destek 360’ta ‘mülteci hukuku’na dair temel kavramları, ilkeleri, ulusal ve uluslararası yasal dayanakları, yargı yollarını ve güncel uygulamaları öğrenmeye davetlisiniz. Eğitime kaydolun, mültecilerin hayatına destek olun.

Eğitimler hakkında detaylı bilgi için tıklayın