Cumartesi, Temmuz 19, 2025
Ana Sayfa Blog Sayfa 362

BY LEAP STK Kapasite Geliştirme Webinar ve Mentorluk Seansları Tamamlandı

BY LEAP STK KAPASİTE GELİŞTİRME PROGRAMI STRATEJİK PLANLAMA VE KAYNAK GELİŞTİRME WEBİNAR VE MENTORLUK SEANSLARI TAMAMLANDI

Genç Başarı Eğitim Vakfı (GBEV) tarafından Junior Achievement Sırbistan’ın yürütücülüğünde 6 ülkenin partnerliğini üstlendiği, Avrupa Birliği tarafından finanse edilen, “BY LEAP – Balkan Gençliği: Bölgesel İstihdam Uygulamasında Eğitim, Yetenekler ve Ortaklık Potansiyelinin Birleştirilmesi” Projesi kapsamında ülkemizde yürütülen “STK Kapasite Geliştirme Webinar ve Mentorluk Seansları”, Betül Selcen Özer’in mentorluğunda; SEDEFED, Hayalime Ortak Ol Derneği, Uluslararası Akdeniz Gönüllüleri Derneği, KALBEN Derneği ve Işkın Sosyal İnovasyon Derneği’nden profesyonel çalışanlar ve aktif gönüllülerin katılımı ile gerçekleştirildi.

Programın gelecek adımlarında kampanya ve proje geliştirme odaklı çalışmalar yürütülecektir.

 

STK’lar için Yenilikçi Finansman Yöntemleri Rehberi

Göç İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen “Göç ve Sivil Toplum Projesi” kapsamında STK’ların Sürdürülebilirliğinin ve Bağımsızlığının Desteklenmesi için STK Fon Mekanizmalarının Araştırılması çalışmasında “Bağışçıların ve Hayırsever Kurumların Haritalandırılması Rehberi” ile “STK’lar için Yenilikçi Finansman Yöntemleri Rehberi” hazırlanmıştır.

“Bağışçıların ve Hayırsever Kurumların Haritalandırılması Rehberi”, göç alanında faaliyet gösteren STK’lara finansal destek sağlayan kurumların, kuruluşların ve programların haritalandırıldığı bir rehberdir. Rehber, STK’ları finansman kuruluşları hakkında bilgi edinme ve finansman kaynaklarına erişim konusunda destekleyecektir. Rehber finansal destekler hakkındaki bilgilerin yanı şıra proje geliştirme konusunda da teknik bilgi sağlamaktadır.  Rehberin dijital versiyonunda her fon kaynağı için online linkler verilmiştir. Rehberde de belirtildiği üzere en güncel bilgiler ilgili web sitelerinden edinilmelidir.

“STK’lar için Yenilikçi Finansman Yöntemleri Rehberi”, STK’lar için fonlar haricindeki kaynak fırsatlarını stratejik olarak gözden geçirmek ve faaliyetlerini finanse etmenin yeni yollarını planlamalarına destek vermek için hazırlanmıştır. STK’ların sürdürülebilirliklerini sağlamak için fon odaklı kaynak geliştirme yöntemlerinin haricinde çeşitli yöntemler de kullanma ihtiyacına yönelik olarak hazırlanmıştır. Rehber, göç alanında çalışan STK’lar için faydalı olmakla birlikte, aynı zamanda STK’ların göç alanındaki çalışmalarına kaynak sağlamak için daha sürdürülebilir yollar keşfetmekle ilgilenen işletmeler ve belediye yetkilileri ve diğer donör kuruluşu olan paydaşlar için de kullanışlı olacaktır.

Rehberlerin dijital versiyonlarına proje web sitesinden ulaşabilirsiniz.

 

Açık Çağrı: #IamRemarkable Atölyeleri

Kadınların iş ve özel hayatlarındaki başarılarını daha güvenli bir şekilde ifade etmelerine yardımcı olmak için Google tarafından kurgulanan #IamRemarkable atölyelerini KAGİDER bünyesinde gerçekleştirmekteyiz. Bu atölyelerin yaygınlaşması ve daha çok kadına ulaşabilmek için desteklerinizi rica ederiz. Detaylı bilgi için web sayfasını da inceleyebilirsiniz: https://iamremarkable.withgoogle.com

#IamRemarkable Atölyeleri Hakkında:

Kadınların iş ve özel hayatlarındaki başarılarını daha güvenli bir şekilde ifade etmelerine yardımcı olmak için Google tarafından kurgulanan #IamRemarkable atölyelerini KAGİDER bünyesinde gerçekleştirmekteyiz.

Atölyelerin 2 ana hedef vardır;
1- Katılımcıların kişisel başarı hikayelerini anlatmaları konusunda desteklemek ve geliştirmek
2- Kişilerin kendi başarılarından bahsettikleri zaman oluşan önyargıları sorgulamak.

IamRemarkable Atölyeleri;

  • Hem kadınların hem de toplumda az temsil edilen tüm grupların iş ve özel hayatlarında ‘öz-tanıtım güvenini geliştirmeyi’ hedefleyen #IamRemarkable, bir Google insiyatifidir.
  • Workshoplar Eylül 2020 itibariyle KAGİDER üyelerinin kolaylaştırıcılığında KAGİDER işbirliği ile gerçekleştirilmektedir.
  • Tamamen gönüllülük esasına dayanarak verilen bu atölyelerde, toplumsal algılar ve sosyal kalıplar üzerine düşünüp bunları nasıl yönetebileceğimizi konuşuyoruz.
  • Yaklaşık 2 saat süren bir ‘online’ buluşma ile gerçekleşen bu atölyeler Nisan 2021 itibariyle 150’den fazla ülkede, 8000 kolaylaştırıcı ile 230.000’den fazla katılımcıya ulaşmış durumda.
  • Atölyeler türkçe ve yaklaşık 14-16 kişi ile gerçekleşiyor. (Fazla kişi olursanız eşzamanlı 2-3 workshopta yapabiliriz. ) Workshop sonunda kendinizi ve çevrenizi daha farklı, güçlü, cesaretlendiren ve ilham veren bir gözle görmeye başlayacaksınız. Detaylı bilgilere buradan ulaşabilirsiniz: https://iamremarkable.withgoogle.com
  • Dileyenler, bu workshop katılım sonrası, Ingiltere’den online ‘train-the-trainer (TTT)’ eğitimi alarak fasilitatör/ kolaylaştırıcı olabilir. İngilizce düzenlenen TTT eğitimi sonrası tüm katılımcılar çevrelerindeki kadınlara benzer atölyeler düzenleyebilir, ve farkındalık yaratmada katkı sağlayabilir.

Bireysel olarak atölyeye katılmak isteyen kişiler. https://forms.gle/fURhADjk3y9PzcAcA linkinden başvurularını gönderebilirler.

Atölye planlamak isteyen kurumların [email protected] adresine mail atmalarını rica ederiz.

Çocuklarla Şiddet Hakkında Nasıl Konuşabiliriz?

Maya Vakfı, “Çocuklarla Şiddet Hakkında Nasıl Konuşabiliriz?” başlıklı yazısını yayınladı.

Şiddet, insan eliyle oluşan travmaların başında yer alır. Şiddete maruz kalan bir kadında, güvenliğine yönelik tehdit algısı oluştuğu için korku, endişe, kaygı gibi duygular ortaya çıkar. Süregelen olumsuz duygular ile mücadele eden kadın güvenlik, insanlara ve kendine güvenme ilgili olumsuz düşüncelere sahip olur, sürekli tehdit içerisindeymiş gibi tetikte olur. Bu durum kadının yaşadığı travmatik deneyim sonrası psikolojik sağlığının tehlikeye girmesine sebep olabilir.

Şiddet içeren davranışların döngüsel bir yapısı da vardır ve şiddet öğrenilen bir davranış biçimidir. Bu döngü fark edilmediği ve kırılmadığı sürece şiddet artarak devam eder. Şiddet davranışlarının en önemli öğrenme kaynağı, şiddeti uygulayan kişinin kendi ailesi olduğu için, aile içi şiddetin bulunduğu bir ailede büyüyen çocuklarda şiddet gösterme eğilimi artabilir. Ayrıca aile içi şiddete tanık olan veya maruz kalan çocuklar korku, utanç, suçluluk, çaresizlik gibi yoğun duygular yaşayabilirler.

Çocukların bu duygularına alan açabilmek için onlarla nasıl konuşabiliriz?

  • Şiddet içeren bir olay sonrası çocuklarda korku, çaresizlik, suçluluk gibi duygular tetiklenebilir. Yargıdan uzak ve güvenli bir alan oluşturarak duygularını ifade etmelerine yardımcı olabilirsiniz.
  • Çocuklara şiddetin şaka olmadığını hatırlatabilirsiniz. Bir davranışın şaka olarak kabul edilebilmesi için bu olaya herkesin gülmesinin gerektiği, kimsenin canının yanmaması, üzülmemesi, kırılmaması gerektiğini belirtebilirsiniz.
  • Çocuklara şiddetin sonuçlarının neler olduğunu anlatabilirsiniz.
  • Farklı sorular ile çocuklarınızın empati kurmalarına yardımcı olabilirsiniz.
  • Çocuklarınıza karşı sözel fiziksel ve duygusal şiddete başvurmadan iletişim kurarak onlara model olabilirsiniz.

Kaynak

Belediyeler Zehirsiz Kentler İçin Ne Yapıyor?

Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği’nin kentlerde kullanılan pestisitlerin ve biyosidal ürünlerin zararları konusunda farkındalık yaratılması ve alternatif uygulamaların kullanımının teşvik edilmesi amacıyla yürüttüğü “Zehirsiz Kentlere Doğru” projesi kapsamında “Türkiye’deki Belediyelerde Zararlı Mücadelesi Durum Analizi Raporu” yayınlandı.

“Zehirsiz Kentlere Doğru” projesi ile kentlerde yerel yönetimler tarafından kullanılan pestisitlerin ve biyosidal ürünlerin zararları konusunda farkındalık yaratılması, kullanımlarının azaltılması ve yerel yönetimlerin alternatif uygulamaları kullanımının teşvik edilmesi amaçlanıyor. Buğday Derneği’nin, Avrupa Pestisit Eylem Ağı ortaklığı, Biyosidal İş ve Çevre Sağlığı Derneği danışmanlığı ve Zehirsiz Sofralar Platformu işbirliği ile yürüttüğü projenin bir diğer amacı da, Türkiye ve Avrupa Birliği’ndeki sivil toplum örgütleri ve yerel yönetimler arasındaki işbirliğini geliştirmek.

Proje kapsamında, kentlerde temizlik ve zararlı canlılara karşı mücadelede birincil sorumluluğu taşıyan kurumlar arasındaki belediyelerin mevcut uygulamalarını belirlemek için hazırlanan “Durum Analizi Anketi”, belediyelerin bu konudaki bilgi ve tecrübesini artırmayı hedefliyor. Buğday Derneği, Türkiye’nin farklı bölgelerinden 47 belediye ile gerçekleştirdiği anketin sonuçlarını değerlendirmek üzere, “Türkiye’deki Belediyelerde Zararlı Mücadelesi Durum Analizi Raporu”nu yayınlayarak belediyelerin zararlılarla mücadelede karşılaştıkları ortak sorunlara ve ihtiyaçlarına dikkat çekiyor.

Halk sağlığı, çevrenin korunması, doğa dostu üretim yöntemleri ve tüketim alışkanlıkları konularında çalışan Buğday Derneği’nin proje kapsamında belediyeler ile geliştirdiği işbirliği çerçevesinde, Türkiye’deki zehirsiz uygulamaların yaygınlaşması ve bu konuda yapılacak çalışmalara ışık tutmak için adımlar atılıyor.

 

Belediyeler zehirsiz yöntemleri gerekli görüyor

Türkiye’deki Belediyelerde Zararlı Mücadelesi Durum Analizi Raporu’nda, 21 Büyükşehir Belediyesi, 10 Büyükşehir ilçe belediyesi, 8 il ve 15 ilçe belediyesi olmak üzere, toplam 47 belediyeden 54 birimin verdiği bilgiler değerlendirildi. Yerel yönetimlerin ankete katılan ilgili birimlerinden %96,3’ü alternatif yöntemlerin kullanılmasının gerekli olduğunu belirtti. Değişim ihtiyacının nedenleri arasında ise, “halk sağlığının ve biyoçeşitliliğin korunması” yanıtının ilk sırada yer alması dikkat çekti. “Su/doğal varlıkların korunması” ve “çalışan/ilaçlayıcı sağlığı” da belediyeler tarafından güçlü nedenler olarak görüldü.

 

Anket sonuçlarına göre, belediyeler pestisitlerin ve biyosidallerin yerine sağlıklı ve çevre dostu alternatif yöntemlerin kullanılması ile ilgili, dünyada çok sayıda çalışma ve uygulama bulunduğunun farkında. Buna karşın, araştırmaya katılan belediyelerin sadece %27,8’i alternatif/zehirsiz yöntemleri uyguluyor.

Ankete katılan belediyelerin en çok mücadele ettiklerini belirttikleri zararlılar arasında karasinek, sivrisinek, kene, bit, yaprak biti vb. yer alıyor. En çok biyosidal ürün kullanıldığı belirtilen alanlara bakıldığında ise Yeşil alanlar (37), Mesire-piknik alanları (30), Kanalizasyon(29), Çocuk parkları(21), Okullar (19) ve Sosyal tesisler(12) gibi diğer alanların yer aldığı görülüyor.

 

İşbirliği büyük önem taşıyor

 

Ankete katılan belediyelerden %46,3’ü, zararlılar ile mücadele çalışmaları hakkında halka yönelik bilgilendirme ve eğitim çalışmaları yaptığını belirtti. Belediyelerin %63’ü zararlılar ile mücadele çalışmaları hakkında vatandaştan talep geldiğini bildirirken, sadece %3,7’si son bir yıl içerisinde bölge halkından pestisitler/biyosidaller ile ilgili şikayet veya öneri aldığını belirtti.

 

Araştırma sonuçlarını değerlendiren Biyosidal İş ve Çevre Sağlığı Derneği Başkanı Muhsin Akbaba, “Zararlılar ile mücadele çalışmaları hakkında halka yönelik bilgilendirme ve eğitimler yapan belediyelerin oranı yarıdan az. Sistematik, bilgilendirilen kişilerin ihtiyaçlarına göre planlanmış ve kayıtların düzenli olarak tutulduğu, gerekirse sık yaşanan sorunlar ile ilgili ulusal çapta yapılacak iyi uygulamaların veya önlemlerin yaygınlaştırılmasını amaçlayan eğitim ve bilgilendirme sistemlerine ihtiyaç var. Bu konuda kurumlar arası işbirliği yapılması ve ülke genelinde bir biyosidal ürün takip sisteminin kurulması da yararlı olacak.” diye konuştu.

 

Belediyeler ile yapılan görüşmelerde, sivrisineklere karşı ULV uygulamasının (kimyasal püskürtme) verimsiz olduğu, asıl sorunun üreme kaynaklarının azaltılması ve larva dönemi mücadelesi olduğu vurgulansa da, halkın kimyasallar konusunda bilinçsiz olduğu ve belediyelerden sürekli olarak ilaçlama talep ettiği tespit edildi. Sivrisinek, karasinek gibi zararlılarla mücadelede katılımcı mücadelenin gerekliliğine ve belediyelerin özel mülke girme yetkisi olmadığı için, zararlılarla mücadelede başta özel mülk sahiplerinin katılımının önemine dikkat çekildi.

 

Çalışma, belediyelerin zararlı mücadelesinde kimyasallar yerine çevre dostu alternatif yöntemleri daha fazla kullanma konusunda teşvike ihtiyacı olduğunu gösteriyor. Araştırmaya katılan belediyelerden %27,8’inin hassas gruplara yönelik özel uygulamaya yer vermesi de bu tespiti destekliyor. 

 

Buğday Derneği Genel Müdürü Batur Şehirlioğlu’na göre, “Belediyelerdeki görev, yetki ve belediyeler arasındaki koordinasyon sorunları hem denetimleri hem de yapılan uygulamaların kaydını ve standartlaşmasını güçleştiriyor. İklim krizi, doğal alanların tahribatı, uluslararası ticari faaliyetler ve seyahatlerin artması gibi çeşitli sebeplerle son yıllarda bölgeye özgü olmayan zararlılarla daha sık karşılaşıldığı görülüyor. Kurumlar arası işbirliği, merkezi bir otoritenin varlığı, risk haritası gibi teknolojilerin uygulanması bu açıdan da büyük önem taşıyor.”

Zehirsiz kentlere destek çağrısı

 

Biyosidal İş ve Çevre Sağlığı Derneği danışmanlığında gerçekleşen Zehirsiz Kentlere Doğru projesi, sağlık, çevre, ekolojik yaşam, tüketici hakları, doğa koruma, tarım, gıda ve benzeri alanlarda çalışan 38 kurum tarafından kurulan “Zehirsiz Sofralar Platformu” tarafından da destekleniyor. Platform çatısı altında bir “Zehirsiz Kentler Çalışma Grubu”nın da oluşturulması hedefleniyor. 

 

Proje kapsamında, pestisitlerin ve biyosidal ürünlerin zararları ve zehirsiz yöntemleri anlatan kaynakların derlendiği bir web sitesi (www.zehirsizkentler.org) ile birlikte, belediyelere yönelik bir zararlılarla alternatif mücadele rehberi hazırlanması ve öncü belediyelerle AB’deki iyi uygulama örneklerine ziyaretler yapılması planlanıyor. Ayrıca, belediyelerin pestisit ve biyosidal kullanımını azaltmasına yönelik imza kampanyasının başlatılması; belediyelerin bir taahhüt metni imzalayarak bu konudaki niyetlerini göstermesi; vatandaşlara yönelik bilinçlendirme faaliyetleri ve paydaşlar ile yapılacak görüşmeleri içeren kapsamlı bir çalışma yürütülmesi hedefleniyor.   

 

Buğday Derneği, sağlıklı, biyolojik çeşitliliği destekleyen daha yeşil ve ekolojik bir dönüşüm için tüm halkı ve karar vericileri yakında başlayacak Zehirsiz Kentlere Doğru Kampanyası’nın takipçisi ve destekçisi olmaya davet ediyor.

 

“Türkiye’deki Belediyelerde Zararlı Mücadelesi Durum Analizi Raporu”na buradan ulaşabilirsiniz. 

 

Avrupa Pestisit Eylem Ağı (PAN Europe) ortaklığında, Biyosidal İş ve Çevre Sağlığı Derneği (BİYOSİDER) danışmanlığında ve Zehirsiz Sofralar Platformu işbirliği ile yürütülen “Zehirsiz Kentlere Doğru” projesi, Avrupa Birliği tarafından Sivil Toplum Diyaloğu VI programı kapsamında desteklenmektedir.

 

Türkiye’nin İlk Mobil Oyun ve e-spor Kuluçka Merkezi: GamesUP

Türkiye’nin ilk mobil oyun ve e-spor kuluçka merkezi GamesUP İstanbul Kalkınma Ajansı desteğiyle kuruluyor!

İş fikri sahibi girişimcilerin ilk oyunlarını geliştirmeleri, pazarlama ve uluslararasılaşma desteğine ihtiyaç duyan firmaların hızlandırma programından faydalanmaları sağlanacak.

Detaylı bilgi için tıklayın

Erkeklere Mahsus İlk Oyun: Aile Babası

Mavi Kalem tarafından erkekler için tasarlanan ilk sosyal sorumluluk oyunu

Bir Aile Babasının Maceraları ile tanışmaya hazır olun!

Aile Babası hem tasarlanan ilk sosyal sorumluluk oyunu olması hem de sadece erkeklere özel tasarlanan ilk oyun olması ile dikkatleri üstüne çekiyor.

Peki Aile Babası oyunu bizlere ne anlatıyor? Aile Babası oyununu oynamaya başladığımızda ilk olarak aile üyeleri ile tanışıyoruz. Anne, abla, abi, çocuk, bebek ve babadan oluşan ailenin kararlarını seçtiğimiz ilk sahne ile oyunumuz başlıyor. Kararlarını seçmediğimiz tek kişi var o da baba; çünkü oyunda baba rolünü siz üstleniyorsunuz. Babanın aile ile ilgili verdiği kararlar ile interaktif bir şekilde ilerleyen oyunda aile üyelerinin stres, eğitim ve ailenin para düzeyleri takip edilebiliyor. Ve tabi her kararın belli bir sonucu da oluyor.

Hem çok eğlenceli hem de gerçekçi bu maceraya siz de şimdi katılın!

Aile Babası oyununu App Store ve Google Play’de bulabilirsiniz.

Arapça ve Türkçe dil seçenekleri ile hemen oynamaya başlayabilirsiniz.

Aldığınız puanları ise bizimle sosyal medyadan paylaşmayı unutmayın!

 

Facebook sayfasında buluşalım: facebook.com/birailebabasininmaceralari

Android telefonlar için: https://play.google.com/store/apps/details?id=org.mavikalem.ailebabasi

IOS seçenekleri için: https://apps.apple.com/tr/app/aile-babas%C4%B1/id1587311434?l=tr

 

Mavi Kalem Derneği tarafından dünyada erkeklere yönelik sivil toplum kuruluşlarınca geliştirilen ilk mobil oyun olan “Bir Aile Babasının Maceraları” UNHCR tarafından desteklenmiştir.

Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği’nin Görsel Arşiv Sitesi Fotoğraflarınızı Bekliyor

Cinsel/cinselleştirilmiş şiddet, toplumsal cinsiyet temelli şiddet haberlerinde medya çalışanlarının “hak temelli görsel” kullanmalarını teşvik etmek ve bu görsellere ulaşmalarını kolaylaştırmak amacıyla oluşturulan csgorselarsiv.org sitesi fotoğraflarınızı bekliyor.

Arşivdeki görsellerden ücretsiz olarak yararlanabilir, cinsel şiddet haberleri ve feminist haberler hazırlarken kullanabilirsiniz. Görsel Arşiv sitesine ulaşmak için: csgorselarsiv.org

Üniversitelerin Engelli Öğrenci Birimleri Web Erişilebilirliğinin İzlenmesi Raporu 2021 Yayınlandı

İnternet, bilgi teknolojileri, çevrimiçi hizmetler artık yaşamın ayrılmaz bir parçası. Hal böyle olunca engelli bireyler bakımından erişilebilirlik, web erişilebilirliği ve dijital erişilebilirlik konularını da kapsayacak biçimde anlam genişlemesi yaşadı. Önemli bir hak mücadelesi alanına dönüşen web erişilebilirliği, Türkiye’de yeni yeni tartışılıyor ve bu alanda çok az çalışma bulunuyor.

Bir web sitesinin tüm içeriği ve içerdiği tüm fonksiyonlar, kullanıcıların eşit olarak faydalanabileceği şekilde tasarlanmış ise o sitesinin erişilebilirlik kurallarına uygun olarak yapılandırıldığı söylenebilir. Engelliler bakımından ise en temel biçimiyle tanımlayacak olursak engelli bireylerin web sayfalarını sorunsuz bir biçimde kullanabilmesi demektir. Çalışmamızda üniversitelerin engelli birimlerinin web sitelerinin / sayfalarının içerik bakımından erişilebilirliğini incelemeyi amaçladık.

Türkiye’de kamu kurumlarının sitelerinin erişilebilirliği önemli araştırma alanlarından biri. Üniversitelerin genel web sitelerinin erişilebilirliği ile ilgili çalışmalar da mevcut. Ancak üniversitelerin engelli birimlerinin web erişilebilirliği çok fazla çalışılmamış durumda.

Bu çalışma üniversitelerin engelli birimlerinin web erişilebilirliğini araştırma konusu yapmaktadır. Çalışmanın tam metnine ulaşmak için buraya tıklayınız. Yine özet metnine ulaşmak için ise buraya tıklayınız.

WWF-Türkiye BM İklim Değişikliği Taraflar Konferansı’nı değerlendirdi: COP26, 1.5 derece hedefini canlı tutmaya yetecek mi?

0

WWF-Türkiye BM İklim Değişikliği Taraflar Konferansı’nı değerlendirdi:

COP26, 1.5 derece hedefini canlı tutmaya yetecek mi?

WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Bayar, elde edilen sonuçların iklim krizini durdurmak için bilimin öngördüğü çerçeveden uzak olmasına karşın zirvenin önemli kazanımlar da getirdiğine dikkat çekti.

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 26. Taraflar Konferansı (COP26), 1 -13 Kasım tarihleri arasında, Birleşik Krallık başkanlığında, İskoçya’nın Glasgow kentinde gerçekleşti. Sonuç bildirgesinde, ülkelerin iklim kriziyle mücadeleye yönelik hedeflerinin, küresel sıcaklık artışını 1,5 dereceyle sınırlandırmayı amaçlayan Paris Anlaşması hedeflerine uzaklığına dikkat çekildi. Ulusal katkıların acilen gözden geçirilmesi çağrısı yapıldı.

Hükümetler, uluslararası kuruluşlar, yerel yönetimler, iş dünyası ve sivil toplum örgütlerinden temsilcilerin bir araya geldiği zirvede iklim hedeflerinin artırılması, iklim değişikliğine uyumun hızlandırılması, Paris Anlaşması’nın uygulanması konularında önemli adımlar atıldı. Enerji, ulaştırma başta olmak üzere bir dizi sektörde dönüşüme yönelik taahhütler ortaya kondu.  Ayrıca zirve sonuç bildirgesinde fosil yakıt teşviklerinin sona erdirilmesi ve kömür kullanımının azaltılarak temiz enerjiye geçişin hızlandırılması çağrısında bulunuldu. Ancak mevcut hedefler küresel ısınmayı 1,5 derece ile sınırlandırmak için yeterli görünmüyor.

WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı)  Yönetim Kurulu Başkanı Uğur

Bayar, COP26’nın ardından bir değerlendirme yaptı.  Bayar, elde edilen sonuçların iklim krizini durdurmak için bilimin öngördüğü çerçeveden uzak olmasına karşın zirvenin önemli kazanımlar da getirdiğine dikkat çekti:

  • İlk kez bir iklim zirvesinin sonuç bildirgesine fosil yakıt kullanımının azaltılması girdi,
  • Küresel Kömürden Temiz Enerjiye Geçiş Bildirgesi kapsamında 46 ülke önümüzdeki 20 yıllık dönemde kömürden elektrik üretimine son vereceğini duyurdu,
  • Küresel çapta 130 trilyon dolar varlığı yöneten 450’den fazla finans kuruluşu, 2050 yılı itibariyle net sıfır emisyon hedeflerine ulaşılabilmesi doğrultusunda finansman sağlama taahhüdü verdi.

Uğur Bayar, zirve boyunca kömürden çıkış, metan gazı emisyonlarının azaltılması, ormanların korunması gibi pek çok alanda yeni taahhütlerde bulunulsa da bu taahhütlerin henüz dünyayı, küresel sıcaklık artışını 1,5 derece ile sınırlı tutma hedefi ile uyumlu bir yola sokmadığının altını çizdi. Bayar ayrıca “Zirve iklim krizi ile mücadelede tek aktörün hükümetler olmadığını da gösterdi. COP26, şirketler, finans kuruluşları, yerel yönetimler gibi aktörlerin ortaya koyduğu hedefler, koalisyonlar ve işbirlikleriyle, iklim değişikliği ile mücadelede hükümet dışı aktörlerin öneminin görüldüğü bir zirve oldu” dedi.

 

Güven kaybı

Birleşmiş Milletler Çevre Programı’nın ve Climate Action Tracker’ın analizleri Glasgow’da verilen taahhütler de dahil olmak üzere tüm planlar dikkate alındığında 2,4 derecelik bir ısınma yolunda olduğumuza işaret ediyor. Ayrıca iklim finansmanına ilişkin olarak 2009 yılında gelişmiş ülkeler tarafından verilmiş olan yıllık 100 milyar dolar tutarında kaynak ayrılması yönündeki söz de halen tutulamadı. Bunlara ek olarak iklim krizinin etkilerine karşı hassas konumda olan ülkelerde yaşanan kayıp ve zararların giderilmesine yönelik fon konusunda da uzlaşılamadı.  Bu gelişmeler COP26’ya yönelik, verilen sözlerin inandırıcılığına dair güven kaybına neden oldu.

Zirve’nin “Daha iyi bir dünya için yarış” etkinliğinde konuşan BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, hükümetler, iş dünyası, yerel yönetimlerin verdikleri net sıfır taahhütlerini denetleyecek bir çalışma grubu görevlendireceğini söyledi.  Çok sayıda sivil toplum örgütünü içeren COP26 koalisyonu tarafından yapılan açıklamada da güven kaybına dikkat çekilerek gelişmiş ülkelerin iklim borcunu ödemeleri ve iklim krizi sonucu gelişmekte olan ülkelerde ortaya çıkan kayıp ve zararları karşılamaları çağrısı yapıldı.

 

EDİTÖRE NOTLAR:

Sonuç Bildirgesinde Öne Çıkanlar

  • İklim kriziyle mücadele ve uyumda, ormanlar ve okyanuslar dahil olmak üzere karasal ve denizel ekosistemlerin korunmasının önemi vurgulandı. Atmosfere salınan CO2’nin yaklaşık % 50 sini tutan ormanlar ve okyanuslar, bunun yanı sıra, doğal afet risklerinin kontrolü, iklimin düzenlenmesi, toprak oluşumu ve besin döngüsünün sağlanması gibi kritik ekosistem hizmetleri de sunuyor.
  • Fosil yakıt teşviklerinin kaldırılması ve kömür kullanımının azaltılarak temiz enerjiye adil geçişin hızlandırılması çağırısında bulunuldu. Böylece iklim krizinin esas nedeni olan fosil yakıt kullanımının azaltılması ilk kez bir iklim zirvesinin sonuç bildirgesine girmiş oldu. Ancak, sonuç bildirgesi metninin dilinin Hindistan ve Çin’in ısrarı sonucu zayıflatılarak “kömürden çıkış” yerine “kömür kullanımının azaltılması” biçiminde değiştirilmesi ve kaldırılması istenen teşviklerin “verimsiz” teşviklerle sınırlı oluşu hayal kırıklığına neden oldu.
  • İnsan faaliyetleri sonucu yeryüzündeki sıcaklık artışının 1,1 °C’yi bularak alarm verici boyuta ulaştığı; 1,5 °C eşiğinin aşılmaması için küresel ölçekte CO2 salımının 2030 yılına kadar % 45 oranında azaltılması ve 2050’de net sıfır hedefine ulaşılması gerektiği hatırlatıldı. Ulusal katkılarını henüz güncellememiş olan ülkeler bir an önce harekete geçmeye davet edildi. Türkiye güncellenmiş ulusal katkı beyanını 2022 yılında açıklayacağını duyurdu.
  • Metan başta olmak üzere CO2 dışındaki sera gazı emisyonlarının azaltılmasına yönelik çabaların artırılması talep edildi. Zirvenin ilk haftasında ABD ve AB ülkeleri de dahil olmak üzere 100’den fazla ülke metan gazı emisyonlarını 2030’a kadar % 30 oranında azaltma taahhüdü vermişti. Girişimin dışında kalan Çin sonradan ABD ile yaptığı ortak açıklamada bu alanda işbirliği yapacağını duyurmuştu.   2025 öncesinde ve sonrasında iklim finansmanı için 100 milyar $ hedefinin yerine getirilmesi için gelişmiş ülkelerin acilen harekete geçmesi çağırısında bulunuldu.
  • Paris Anlaşması’nda ortaya konulan Küresel Uyum Hedefi’ne yönelik Glasgow – Şarm El Şeyh Çalışma Programı başlatıldı. Bu kapsamda ülkeler gelecek yılki iklim zirvesine kadar iklim değişikliğine uyumun hızlandırılması ve bu yöndeki desteklerin artırılması konularında çalışacaklar.
  • Ülkeler tarafından ortaya konan emisyon azaltımı hedefleri ve bu yolda kaydettikleri ilerlemenin şeffaf biçimde takip edilebilmesi ve bu hedeflerin yerine getirilmesine yönelik uluslararası işbirliği mekanizmasının kuralları üzerinde uzlaşıya varıldı.

Zirve boyunca yapılan açıklamalar

  • Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 100’den fazla ülke Küresel Orman Finansmanı Taahhüdü’nü imzalayarak 2030’a kadar ormansızlaşmayı ve arazi bozulmasını durdurma ve tersine çevirme sözü verdi. Türkiye’nin bu alanda vermiş olduğu söz büyük önem taşımakla birlikte ciddi adımlar atılmasını da gerektiriyor.  Bu çerçevede madencilik, turizm, enerji, yapılaşma gibi “amaç dışı” alan tahsislerinin sonlandırılması ve son yıllarda hızla artan, hatta milli parklara bile sıçrayan aşırı ağaç kesiminin durdurulması büyük önem taşıyor.
  • Hindistan 2070 yılına kadar net sıfır emisyona sahip ülke olmayı hedeflediğini açıkladı. Küresel ölçekte en fazla emisyona neden olan üçüncü büyük ülke konumundaki Hindistan bu hedefine ilave olarak 2030 yılında enerjisinin % 50’sini yenilebilir kaynaklardan karşılayacağını duyurdu.
  • Küresel Kömürden Temiz Enerjiye Geçiş Bildirgesi kapsamında 46 ülke önümüzdeki 20 yıllık dönemde kömürden elektrik üretimine son vereceğini duyurdu. Çin’den sonra en fazla kömür santrali planlayan ikinci ülke konumunda olan Türkiye’nin 2053 hedefine ulaşabilmek için bu alanda bir an önce adım atması gerekiyor. Yapılan tahminler Türkiye’nin piyasa şartlarında 2030 yılına kadar kömürden çıkabileceğini ortaya koyuyor.
  • COP26 başkanlığını yürüten İngiltere’nin öncülüğünde başlatılan “Değişim Gündemi” aralarında ABD, AB, İngiltere Türkiye’nin de bulunduğu 30 ülke tarafından kabul edildi.  Bu çerçevede 2030’a kadar;  
  • Sıfır emisyonlu taşıtlara geçiş
  • Yeşil hidrojenin yaygınlaştırılması
  • İklime dirençli ve sürdürülebilir tarımın dünya çapında benimsenmesi ve
  • Çelik üretiminde neredeyse sıfır emisyon uygulamasının dünya piyasasında yaygınlaşması hedefleniyor.
  • %100 Sıfır Emisyonlu Taşıtlara Geçişi Hızlandırmak Konulu COP26 Bildirisi”ni imzalayan hükümetler, otomobil üreticileri, otomotiv endüstrisi ve karayolu taşımacılığı temsilcileri Paris Anlaşması hedeflerine ulaşma amacıyla gelişmiş ülke pazarlarında 2035’ten, küresel çapta ise 2040’tan geç olmayacak şekilde tüm yeni taşıt satışlarının sıfır emisyonlu araçlardan oluşması üzerine çalışacaklarını duyurdu. İngiltere, Hindistan ve İsveç’in yanı sıra Türkiye de bildiriyi imzalayan ülkeler arasında yer alıyor.
  • Net Sıfır için Glasgow Finansal İttifakı: Küresel çapta 130 trilyon dolar varlığı yöneten aralarında yatırım kuruluşları, bankalar, varlık ve emeklilik fon yöneticilerinin bulunduğu 450’den fazla finans kuruluşu, iklim finansmanını sağlayacak varlıkların net sıfır hedefiyle uyumlu olacak şekilde kanalize edileceğini beyan etti.
  • Yeşil Mali Sistem Ağı (Network for Greening the Financial System) para politikalarının ve finans piyasasının Paris Anlaşması’nın hedeflerine hizmete edecek şekilde şekillendirmesini öngören Glasgow Deklarasyonu’nu açıkladı.  Yeni katılan üyelerle birlikte 100’den fazla ülkenin merkez bankalarını ve düzenleyici kurumlarını bir araya getiren oluşuma Türkiye’den Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu da katıldı.