Cumartesi, Ekim 12, 2024

Başarı Hikayeleri: ‘Uzun Dönem EVS Maceram’

Hayri Bekereci, Avrupa Gönüllü Hizmeti kapsamında katıldığı proje deneyimlerini ve önerilerini ab-ilan.com takipçileri ile paylaşıyor.

Benim Uzun dönem EVS maceram… Uzun diyorum; çünkü daha önce 1 ay kısa dönem Polonya ‘da EVS yapmıştım. O zaman pek bir şeylerin farkında değildim. Avrupa görme aşkı ve ilk defa yurtdışına çıkma heyecanı hepsi birbirine karışmıştı. Ama ne var ki o 1 aylık kısa projede en fazla çalışan gönüllü olduğumu söyleyebilirim.

2009 yılında başladığım Polonya’daki çevre projesi ile gönüllülük sahnesine ilk adımı atmış oldum. Bu sahneden inmeye hiç niyetim yoktu. Nitekim akabinde gençlik projeleri eğitimlerine, kalkınma ajansı projeleri vs hepsi ile ilgilenmeye başladım. Çeşitli kurslar ve seminerle kendimi geliştirmeye devam ediyordum. Bu arada da sık sık uzun dönem EVS projesi için başvuru yapıyordum.En sonunda 2011 yılı Kurban Bayramında bu projeye ‘’sen gidebilirsin’’ onayını , Tanıtım Gönüllüleri Derneğinden aldım. Proje Romanya da başlayacak ve 6 ay sürecekti.

Vize, ayrılış öncesi eğitimleri, diğer yasal prosedürler derken geldi çattı 1 şubat. Gidiş yolculuğu bayağı sıkıntılı , heyecanlı ve maceralı geçti. Nasıl mı?

KMARAŞ/ANKARA/İSTANBUL/BÜKREŞ/SUCEAVA/BOTOŞANİ arasındaki yolculuğumda başıma gelmeyen şey kalmadı !!!

Yurtiçi 1 uçuşum , uçuşa 2 saat kala hava muhalefeti nedeniyle iptal oldu. Derhal koştur koştur otobüs bileti bulmaya gittim. Ankara’ya pasaportumu konsolosluktan almak için uğradım . Akşamki İST. Uçuşu da 2.5 saat rötarla gerçekleşti. Arkasından gece yarısı İST Atat. Airport a ulaşınca o gün sabaha kadar havaalanında Amerika yolcusu bir arkadaşla sabahladık.Ertesi gün 1 şubat ve tüm uçuşlar iptal !!! Çünkü yoğun kar yağısı var ve pistteki tüm uçaklar karla kaplı.O gün Maslaktaki arkadaşıma gittim. 2 şubat günü yeniden uçmayı düşünüyordum. Ama bileti THY otomatik uzatmadığı için bileti ertesi güne aldırmak çok uzun sürdü. Çünkü havalimanında herkesin sorunu aynıydı. 2 şubat günü elimde pasaportum ve sigorta belgem ile birlikte BÜKREŞ e indim. İndiğimde başıma gelecek olanları hiç aklımın ucundan bile geçirmemiştim. Pasaport noktasına geldiğimde Romen polisinin ‘ Davetiyen nerede ? ‘’ sorusu ile karşılaştım. Ben sigorta belgemi gösterdim. Kabul etmediler. Derhal karşı ofise yönlendirdiler ve O sırada sınır dışı işlemlerime başladıklarını sonradan öğrendim. Neyse ki yalnız değildim. Ben ve yanımda bir Türk arkadaş vardı. O ve beni aynı gerekçelerle bizi bekleyen THY –iST. ( geldiğimiz uçakla) uçağına götürdüler.6 aylık vize ve 3 aylık oturum iznim olmasına rağmen. Polisler , elinizde dönüş bileti – 550 Euro ve davetiye yok … Gerekçeleri ile bizi sınır dışı etmişti. Yanımdaki arkadaş ise Bükreş e sevgilisi ile görüşmek için gelmiş. O çok sinirliydi. Romen polisler onu yaka paça uçağa bindirdi. Uçağa bindiğimizde sinir krizi geçirmiş gibiydim. Kaptan pilot yanımıza geldi. Bize neden sınır dışı edildiğimizi anlattı Ve bizi sakinleştirmeye çalıştı sağ olsun. Pasaportlar kaptana teslim edildi. Bense gözyaşlarımı tutamadım. Bir damla süzülüverdi yanağıma…

Gece 22.45 sularında İstanbul a indi uçak. Yeniden Atatürk Havalimanında … 3 gündür buradaydım. Sabaha kadar burada kalıp neler yapacağımı düşünmeye başladım. Türkiye ‘deki koordinatörümü aradım ve saatlerce konuştuk onunla. O da şok içinde idi. Onun önerisi ile sabahleyin Ankara Romanya Konsolosluğunu aradım, durumu izah ettim. Onlarda yeniden gidin sizi sınırdan alacaklar dedi. Sınır güvenliği ile görüştük dediler. Koordinatörümde aynı fikirdeydi. Yeniden uçak bileti alarak bir kez daha Bükreş e uçacaktım. Ama ben korku içindeydim. Ya yine aynı şeyleri yaşarsam diye. Kendim aldığım bilet ile akşam yeniden uçmaya hazırlanıyordum. Bu kez havalimanında çıktı alabileceğim bir yer aramaya başladım. Alacağım çıktılar arasında EVS faaliyet sözleşmem (eng) ve Davetiyem vardı. Uzun uğraşlar sonunda ücretsiz olarak bir şirket ofisinde çıktı aldım.2. kez yurtdışı çıkış pulu aldım. Check in masasına geldiğimde TAROM AİR çalışanı neden buradasın ve seni yine almazlar yanında paran yoksa dedi. Benim elimde sadece 100 Euro vardı. Ve sahip olduğum resmi belgeler (davetiye- sigorta belgesi ve proje faaliyet anlatması)Ben telaşlanmaya başladım. Saat 18.30 seferi için uçağa bindim. Heyecanlı bir yolculuktan sonra 20.00 da yine sınır noktasına geldim. Polis, pasaportumdaki 1 gün önce geri gönderilme mührünü ve işaretleri görünce ; tekrar beni bekletti. Oradaki banka oturttu. Tam 1 saat bekledim. Kimse bir açıklama yapmadı. Sorularıma da cevap alamadım. Artık umudum kalmamıştı. Polis beni ofise çağırdı elime telefonu verdi. Telefondaki Botosani’deki koordinatörüm Claudıu Nanea idi. O bana bir şeyler anlatıyordu ama ben anlamıyordum. Çünkü İngilizcem çok kötü idi. Neyse ki polisler pasaportumu elime verdi ve bana yolu gösterdiler. Sınırı geçmiştim. Valiz noktasına gittiğimde valizim duvara dayalı bir şekilde duruyordu. Çok üzgün ve yorgun şekilde İç hatları aramaya başladım. Ama labirent gibi olan Bucurest Henri Coanda Airportta İç hatları bulana kadar neler çektim. Sonraki uçuş için uçağa binmeyi planlıyordum .Ama öyle olmadı .Çünkü kapı kapanmış geç kalmıştım. Direkt tren istasyonun yolunu tuttum. Ve 9 saatlik tren yolculuğu ile sabah saatlerinde nihayet Botoşaniye varmıştım. Hava soğuk her yer karla kaplı gündüz -15 derece bir havada şaşkınlık içindeydim. Koordinatörüm ve eşi beni karşılamaya gelmişlerdi. Onlarla birlikte önce bir kafeye gittik. Kahvaltı faslından sonra beni kalacağım yere götürdüler. Bir lise yurdunda kalacağımı hiç tahmin etmemiştim, bilmiyordum da. Beni odaya çıkardılar. Dinlenmem için beni yalnız bıraktılar. Öğleden sonra mentorum geldi. Botoşani macerası ve EVS artık başlıyordu benim için. Şimdi sizlere neler yaptığımı, projemde gerçekleştirdiğim şeylerden bahsedeceğim. Yazının sonunda ise proje süresince karşılaştığım olumsuzlukları anlatıp, finalde de bazı deneyimlerle kanıtlanmış önerilerde bulunacağım.

İlk ay…

İlk akşam karaoke müzik yapılan bir cafeye gittik. Oradan da diskoya geçtim. Ben ve Anca ile. Mentorüm ve koordinatörüm bana uyum sağlamam için yardımcı olmaya başladılar. Beraber alışveriş yapıyor eksiklerimi alıyordum. Bana şehri tanıtan mentorüm, çalıştığı müzede sık sık Romanya hakkında bilgilendirmeler yapıyor ve bana müzeyi gezdiriyordu. .Bu sırada Valentine Days için yerel gönüllülerle birlikte buluşup , neler yapacağımıza dair çalışmalara başlamıştık. İlk haftalarda birçok insanla tanıştım. Romence dersi verilmeye başlandı. Geldikten 2 hafta sonra varış sonrası eğitime gittim. 12 ülkeden toplam 15 kişi ile 5 günlük Predeal’daki eğitimde birçok şey öğrendim. Yeni arkadaşlar edindim. Kayak yapmak ve kızakla kayma, dans etmek, partilere katılmak , kültür geceleri bu eğitimde sahip olduğum şeyler arasında idi. Bir de meşhur Romen yemek ve lezzetlerimi tatma imkanım oldu.

İkinci ve Üçüncü ay…

Mentorümün desteğiyle Sosyal Psikiyatri Vakfında gönüllü olarak çalışmaya başladım. Burada depresyonda olan, şizofren , psikolojik sorunları olan yetişkinlerle birlikte çeşitli terapi programlarına katılıyordum.El işleri, taş ve kağıt oyunları, dans saati, şarkı okuma , temizlik işleri , İngilizce dersleri, belgeseller, bilgisayar dersleri, yardım paketi hazırlama gibi etkinliklerde , vakıf çalışanlarının işlerine ve vakfa gelen kişilere yardımcı oluyordum. İlk başlarda çok zorlandım. O insanların durumu beni çok sarsmıştı. Sonra alıştım ve daha fazla yardımcı olmaya başladım.Sırf onlar mutlu olsun diye saatlerce dans ediyor , Türkçe şarkılar okuyordum. Kimi zaman Türk yemekleri yapıyor, kimi zamanda bahçede kar temizliyorduk. Kar kalkınca da bahçede bahar temizliğine başladık. Yaprakları süpürüp, dalları buduyorduk. Her ay sonunda yardım paketi hazırlıyordum ofis çalışanları ile birlikte. Bu arada Botoşani deki diğer stklarla buluşup tanışmaya başlamıştım.Onların etkinliklerine katılıyor, özel günlere beraber hazırlanıyor ve kutlamalar yapıyorduk. Boş zamanlarımı ise dans kursuna , fıtness a giderek geçirmeye başlamıştım.Bu sayede yereldeki insanlarla daha fazla kaynaşmaya başlamıştım.Tanıştığım herkes neden buraya geldiğimi ve projem hakkında bana sorular sormaya devam ediyorlardı.Neden bu küçük şehri seçtiğimi Bükreş, Cluj ya da Yaş gibi şehirlerde olmadığımı soruyorlardı.Buradaki gençlerin çoğunun gençlik programları hakkında bilgisi yoktu.Çünkü şehirde yalnızca iki stk bu projelerle uğraşıyordu.Benim organızasyonum Asocıatıa Renaşterea Botosan ve B-Rıght Medıa isimli dernek. Bense arkadaşlarımı bu projelere yönlendirmek için dilim döndüğünce anlatmaya başladım. Romanya Ulusal Ajansının hazırladığı bir tanıtım katalogunu slaytlar halinde yazarak birçok kişi ile paylaştım. 3. ayda ben başka bir yerde çalışmayı istedim. Bu arada yeni çalışacağım bir yer bulunması gerekiyordu. Bense bu boşlukta Bükreş e gitmeye karar verdim. Varış sonrası eğitimde tanıştığım Ahmet ve Ezgi nin yanına… Ortodokslar için Paskalya bayramı vardı o sırada. Resmi kurumlar tatile girmiş ve kutlamalar başlamıştı. Paskalyada Romenler ; bizdeki kurban bayramı gibi onlarda kuzu kestiler.Arefe günü sabaha kadar kiliselerdeki ayin ve kutlamalara katıldılar. Sabah olunca yumurtalar kırmızıya ve diğer renklere boyandı. Geleneksel yemekler yapıldı.12 günlük Bükreş ziyaretimde yeni insanlarla tanışıp, Bükreşteki önemli yerleri gezip görme şansım oldu. Katedral, parlemento sarayı, türk şehitliği , büyük parklar, eski tarihi müze ve devlet binaları, birkaç Avm, üniversite, otomobil fuarı…

Dördüncü ay…

Aslında ilk üç ay çok fazla sorun ve sıkıntı ile karşılaştım. Hatta geri dönmeyi bile düşündüm. Ama koordinatörümün beni göndermeye niyeti yoktu. Bazı düzenlemeler yaptı. Bende kalmayı tercih ettim. Derneğimizin bir ofisi yoktu. Benim yurtta kaldığım odada tv, bilgayar hiçbir şey yoktu.Çok sıkıcı geçiyordu yurttaki günlerim.Bilgisayarı ise müze ve gençlik merkezinde kullanıyordum bazen.Yemek sorunu ise beni çok zorladı. ilk ay yurdun yemekhanesini denedim, olmadı. Çünkü her öğün domuz eti fasulye ve patates püresi yapıyorlardı. İkinci ay ekstra 60 Euro yemek parası aldım. Üçüncü ay ise lokantadan giderilmeye başlandı. Artık üç öğün yemek imkanım vardı. Bu şekilde yemek sorunum çözüme kavuşturuldu. Bu ay bir kreşte çalışmaya başladım. İtalyanların kurmuş olduğu bu kreş bir dernekti. Fakir ailelerin çocuklarına hizmet veriliyordu. Bu kreşte İtalyan iki rahibe idareci olarak görev yapıyordu. Buradaki günlerim çok güzel başladı. İlk günden beri herkesin yoğun ilgi ve sevgisi ile karşılaştım. Özellikle de çocuklar beni çok seviyorlar hatta paylaşamıyorlardı. Her sabah erkenden bir aşkla kreşin o uzun yolunu yürüyordum. Öğleye kadar çocukların sınıf ve bahçedeki etkinliklerinde yanlarındaydım. Çocukların; oyun, matematik, resim, dans ve el becerisi etkinliklerinde, onlara yardım ediyordum. Öğle ile birlikte yemek saatinde ; çocukların önlüklerini bağlıyor, yemeklerini servis yapıyorduk. Burada her yemeğin başında ve sonunda dua ediliyordu. Çocuklar yemeklerinin hepsini bitiriyor ve varsa yeniden yemek istiyorlardı. Yemek sonrası; uyku saatinde çocukları yatma odalarına götürüyorduk. Ayrıca bu ay içinde Gönüllülük Fuarı düzenlendi. Botoşani’ deki tüm dernek ve vakıflar bu fuara katıldı. Herkes kuruluşunun tanıtımını yaparak, yapılan çalışmalar hakkında bilgi verildi.Bu etkinlikte bana da bir hayli ilgi gösterenler oldu.Yerel yetkililer ve diğer dernek yöneticileri benimle birlikte röportaj yaptılar .Ben de sahnede yer alarak, konuşma gerçekleştirdim.Unutulmaz bir gün yaşadım diyebilirim. Bir de sonraki haftada düzenlenen ‘’Let’s do it Romanıa’’ adlı projenin, şehirdeki Mihai Eminescu Parkında gerçekleştirdiği farkındalık etkinliğinde sahnede yer alarak, bana sorulan soruları yanıtladım. Bunun sonunda iki internet gazetesinde benim haberlerim çıktı. ‘’ Botoşani de bir Türk, Peki neden ? ‘’ manşetli haberleri görünce, hem ülkem adına hem de kendim için iyi bir şeyler yapıyor olmanın gururunu yaşadım.

Beşinci ay…

Kreşte çalışmalarım devam ediyordu. Haziran ayı ile birlikte birçok etkinlikler gerçekleştirdim. Bunların başında 2 haziran Romanya Çocuk Günü vardı. Bu kapsamda kreşte ve şehirdeki alışveriş merkezinde bir gün boyunca çocuklar için eğlenceler hazırlanmıştı. Önce sabahleyin kreşteki özel programda yerimi aldım. O gün tüm çocuklar çok mutluydu. Günler öncesinde hazırlıklar yapılmıştı.Tüm gün çocuklar kucağımdan hiç inmedi.Hep birlikte dans ettik. Herkes çocukları mutlu etmenin çabasındaydı. Bense onlara şeker dağıttım. Öğleden sonra B-Rıght Media ve ekibi ile Botoşani Shopping Center daki etkinlik için yola koyulduk. Ben ve yerel gönüllüler çocukların yüzlerini boyuyor, çeşitli hayvan figürleri yapıyorduk. Müzik, palyaço, balonlar eşliğinde tam üç saat yüze yakın çocuğun yüzlerine istedikleri figürleri yaptık. Sonunda ise çocuklara pasta ikram ederek bu güzel günü noktaladık. Bu ay içinde Romanya’ nın eski başkenti sayılan Yaş şehrini gezmeye gittim. Sadece bir gün kalabildim. Couchsurfing den bulduğum iki arkadaş hem evlerinde beni misafir ettiler, hem de şehrin tamamını gezdirdiler. Kreşte yaptığım son şeylerden biride; tüm çocuklara Türk bayrağı yaptırmaktı. Kırmız beyaz kartonlar ve tahta çubuklar aldım.Her öğrenci bir bayrak yaptı.Toplam 20 bayrakla birlikte hep bir ağızdan çocuklar kendiliğinden Turcıa … Turcıa… diye bağırmaya başladılar. Bense mutluluktan havalara uçuyordum. Çocukları kucağıma alarak , bu anı ölümsüzleştiren birkaç foto çekildi. Bu ay içinde okullar tatil oldu.Kreşte çocuklara diplomaları verildi.O gün çok üzülüyordum. Çünkü çocuklar tatile giriyorlardı. Bense onları bir daha göremeyecektim. Onların bazıları ağladılar.Okul tatil oluyor diye.Kimisi büyümüş birinci sınıfa başlayacaktı.Kimisi ise gelecek dönem yine kreşte olacaktı.Ailelerinde katıldığı büyük bir parti ile kreşte çocuklar aldıkları hediyeler ve diplomalar ile tatile girdiler.Romanya ‘ da 22 haziranda tatile giren tüm resmi okullar, Türkiyede ki gibi 3 ay tatil yapıyorlar. Haziran ayının bu son haftasında bazı teknik sorunlar yaşadım. Yurtta suyu kestiler. Tüm öğrenciler eve gitmiş.Yurtta tek başıma kalmıştım.Yurt idaresi ise bazı hizmetleri kıstı.Bense bu duruma daha fazla katlanamayacak duruma gelince; Türkiye ye dönmeye karar verdim.6 aylık EVS projemi 5 ayda tamamladım.

Yaşadığım sıkıntı ve olumsuzluklara gelince;

  • Evsahibi kurumun donanım, ekip idari ve mali anlamda zayıf oluşu.
  • Kuruluşun ilk gönüllüsü bendim. Benim yanımda başka evs gönüllüsü yoktu.Yani yalnızdım.
  • Konaklama, yemek gibi önemli konular baştan planlanmamıştı.Banyo, çamaşır gibi önemli ihtiyaçlar sorun oluyordu.
  • Proje aktivite faaliyet anlaşmam gelişi güzel hazırlanmış.Ve ne hikmetse anlaşmada yazılan hiç birşey yapılmıyordu.Yapacağım işler, gideceğim proje ve kuruluşlarla önceden görüşülmemiş, her ayın sonunda yeni kurumlarla konuşuluyordu.Çünkü ev sahibi kurumum bir proje ve rutin faaliyet alanı , çalışması yoktu.
  • Yereldeki ulaşım, iletişim gibi masraflarım karşılanmamıştı. Kırtasiye masraflarını bile ben cep harçlığımdan alıyordum.
  • Gönderen kurum ve ev sahibi kurum arasındaki sorunların bedelini ben ödüyordum. Bunun neticesinde maddi olarak beni destekleyen bir ev sahibi koordinatörüm yoktu.
  • Romence derslerini ayda en fazla 3 kez alabiliyordum.Çünkü bana dili öğreten bir öğrenciydi.O da çok meşgul oluyor, benim çalışma saatlerimle uyuşmuyordu.
  • Oturum süresini uzatmak bayağı meşakkatli bir iş oldu. Romanya ‘da bu durum Türkler için sıkıntılı biraz.
  • Fotoğraf makinemin bozulması başıma gelen en kötü olaylardan biridir. Çünkü teknik servis tamiri için 60 Euro istemişti.Bense aylık 60 Euro cep harçlığına sahiptim.:)))

Agh yapacak olanlar için bazı önerilerim var :

  • Gideceğiniz projeyi ve ev sahibi kurumu iyi araştırın.!!!
  • Yabancı dili başlangıç seviyesinde de olsa öğrenin.!!
  • Proje süresine iyi karar verin ve sizin için uygun olan süreyi iyi düşünün.
  • Gönderen kuruluşunuzla yüz yüze iletişim kurmaya çalışın. Mümkünse bulunduğunuz ilden bir gönderen kurum seçin.!!!
  • Türkiye ye özgü şeyleri yanınızda götürmeyi unutmayın.!!!
  • Ve bir miktar paranızın olması bir avantaj.

Geriye dönüp baktığımda cebimde biriktirdiklerim…

Botoşani de yaşayan Türkler bana çok destek oldu. Halil Abi ve Romen eşi Sevgi ablanın, Cazablanca Turc Restaurantının sahibi diğer Halil abinin, diğer türk işçilerin benim için yaptıkları iyilikleri hiç unutamam.Murat TURİZM in şofürü Cengiz ABİ beni botoşani- Bükreş arasında ücretsiz otobüsüne aldı. İçtiğim Türk çayları,yediğim türk yemekleri… Karaman ve Adana ‘dan comenius projesi için gelen heyetle olan günlerim…Doğum günüm, diğer partiler, birkaç şehir gezilerim,tren yolculuklarım, -28 derecede arabanın arkasından yitmemiz, bahar festivalleri, konserler, yerel seçimler, Polonya’dan gelen couchsurften misafirlerim…Ve sayamadığım, aklıma gelmeyen ve buraya yazmaya yetmeyecek yüzlerce güzel anı, hatıra komik şeyler yaşadım. Her şeye rağmen bütün bunlara sahip olmanın mutluluğu, yüzlerce yeni arkadaş edinme, üstelik farklı ülkelerden, Türkiye ve Romanya karşılaştırmaları, beni geliştiren yeni bakış açıları, önyargıların kırılması, hayvanlara olan sevgimin artması, yeni spor ve yaşam egzersizleri öğrenmek, İngilizceyi ilerletmek, Romence öğrenmek hayatıma kattığım yeni zenginlikler arasındadır.

Unutmayın Gönüllü Olun Hayatınızda Farklılıklar Yaratın. !!!

Hayri Bekereci

AB-ilan.com’da neleri okudunuz, nelere katılıp, neler başardınız? Siz anlatın, biz paylaşalım… Yazılarınızı paylaşmak için [email protected] mail adresinden bizlere ulaşabilirsiniz.

BENZER İÇERİKLER